ANNE SÜTÜNÜN YARARLARI

VE

İNEK SÜTÜ İLE KARŞILAŞTIRILMASI

insan yavrusu, milyonlarca yıllık insanlık tarihi boyunca, doğal bir yol olan anne sütü ile beslenmiştir. Anne sütünün sağlıklı beslenme ve hastalıklardan korunmada, büyüme ve gelişmeyi sağlamada sayısız üs­tünlükleri vardır. Anne sütü içinde bulunan, bildiğimiz ve bir kısım bü-::. diğimiz tüm öğelerin yararları, her geçen gün biraz daha aydmlanmak-tadır. Her memeli hayvanm sütü, kendi yavrusu için en ideal besindir. Emzirmenin çeşitli dönemlerinde anne sütü, yapı ve miktar ayrılıkları gösterebilir. Nitekim, günlük değişiklikler saptanmıştır. Anneden anneye, günden güne, beslenmeden beslenmeye, olduğu gibi herhangi bn- bes­lenmenin başı ile sonu arasında da ayrıcalıklar görülebilmektedir. Yeterli düıeyde beslenmekte olan annelerin ve diğer hayvanların sütlerinde görü­len günlük değişiklikler önemli değildir.

Anne sülünün sindirimi kolay, ısısı, ıhktır. Temiz ve steril olarak, her Laman ve her yerde kullanılmaya hazır bulunmaktadır. Miktarı yeteri» olduğu sürece, 6 ay tek başına yeterli olabihn;itfrf'jr.

Yapdan araştırmalar sonunda, annelerin süt yapüarında, küçük deği ler bulunmuştur. Genelde kabul edilen ortalama bir süt yapısı var-

 

 

nne Sütü Yapısı :

 

 

 

100 ml/gr

0.9  -1.6

Ortalama

Protein

1.1

Laktoz

6.5  -8.0

7.0

Yağ

2.0  -6.0

3.8

Mineral

0.15 - 0.35

0.21

■OLOSTRUM (AÖUZ)

Doğumu izleyen 2-4 gün içinde anne memesinden çıkan süte Kolost-adı verilir. Görünüş ve kapsadığı maddeler bakımından anne sütüne ayrıcalıklar gösterir. Genel olarak 10 gün kadar sürebilir. 10-30 gün ında "Geçiş Sütü" ve sonra "Olgun Süt" adını alır.

Kolostrum, koyu-parlak limon sarısı renginde, pH 7.7 alkali reaksi-

dadır. Sarı rengi, fazla karotenden üeri gelir.   Yoğunluğu 1040 - 1060

da, koyu - bulanık bir süttür. Günlük miktarı, 10 - 40 mi kadardır.

ein oram, %3-5 olup, olgun süte oranla 2-3 kat fazladır. Protein kap-

115

unmın yarıdan çoğu laktogîobulindir. Vitamin A aktivitesi yüksektir, lgunsüte oranla; Na, K, Cl ve lod bakımından 3 - 4 kat fazlalık gösterir, inko oranı da yüksektir. Üst düzeyde etkinlik gösteren bağışıklık cisim-ri ve maddeleri içerir. Yağ oram, anne ve inek sütünden azdır. Laktoz ram, anne sütünden düşük, protein oram, anne sütünden yüksektir, nne sütünde bulunan; amilaz, lipaz, proteaz ve ribonükleaz enzimleri Dİostrumda daha yüksek orandadır.

Kolostrum'un yapısı, yenidoğamn beslenmesinden çok .gastroentes-nal sistemin beslenmeye hazırlanması ve dış ortamdaki patojen ajan-rdan korunmaya yöneliktir. Kolostrumda, anne meme bezlerinde yapı­lı, sekretuar Ig A yüksek düzeyde bulunur. Bebeğin kanında ise yok-ır. ilk kez emilen kolostrumdan, sekretuvar îg A bebeğin kanma geçer, îlunum yolları ve idrar yollarıyla tüm mukozaların üzerlerini örter, nfeksiyon ajanlarına karşı koruma görevini yüklenir. (6n)

Kolostrum, hafif laksatif özelliği nedeniyle doğal ve ideal bir başlan-ç besinidir. Yenidoğamn ilk kakası olan mekonyumun çıkmasını kolay-ştırır. Başlangıç besini olarak, anne sütünden daha değerlidir ve kesin­de verilmesi gerekir.

Bazı toplum kesimlerinde bilgisizlik nedeniyle, bebeklere kolastrum bilmemektedir. Ba yanlış tutum kesinlikle düzeltilmelidir.

RECOLESTRUM VE PRETERM SÜT

Doğum öncesi dönemde, 30'uncu gebelik haftasından normal doğu-a kadarki dönemde, procolostrum salgılanması olağandır. Bazı anneler-her iki memeden 10-50 mi kadar elde edildiği görülmüştür. Doğum ıcesi elde edilen precolostrum örneklerinden, immünodiffusion ile yapı­tı ölçmelerde; Îg A, îg G, îg M, a, - antitrypsin, lactoferrin, lyzozyme, A - globulin (C\ ve p, E - globulm G») düzevicri. kolostriimdan daha iksek bulunmuştur.Preterm süt, koruyuculuk yönünden, kolostrumdan ıha çok precolostrum'a yakın görünmektedir. Preterm doğan bir bebe-ı, annesinin preterm sütünün verilmesiyle enfeksiyonlara karşı, koru-ıcu bir etki kazanıldığı herkes tarafından kabul edilmektedir. Yüksek k altında bulunan prematüre ve Düşük - Doğum - Ağırlıklı bebeklere, eterm süt verilmesiyle koruyucu bir etki kazanılacağı anlaşılmıştır, ınlar için, precolostrum ya da preterm süt depo etmek düşünülebilir, itün bunlardan esinlenerek bir sonuç çıkarmak gerekirse; ilk besin ola­lı formül bebek maması almak zorunda kalan bebeklere, bebek içme-n hemen önce, insan gamaglobulini eklenmesi, bilimsel bir yöntem ola-k mantıksal görünmektedir.

117

PKOTEİN YAPISI

Anne sütü proteinleri ortalama % 1.1-1.2 arasındadır. Total ııitroje içeriği 1.93 gr/L olarak hesaplanmaktadır. Non Proteinik Nitrojen ola 0.5 gr/L çıkarıldıktan sonra kalan 1.43 gr/L gerçek protein nitrojeni, %0. gr proteini karşılar.

Anne ve İnek Sütü Nitrojen Yapıları

 

 

 

Anne Sütü

 

 

İnek Sütü

 

Total nitrojen

1.98

 

 

5.31

 

Protein nitrojeni

1.43 (8.9)

 

 

5.03(31.4)

Kazein   nitrojeni

 

0.40 (2.5)

4

37(27.3)

Laktoserum nitrojeni

 

1.03  (6.4)

0.93(5.8)

a-laktalbumin

 

 

0.42

(2.6)

 

0.17(1.1)

Laktoferin

 

 

0.27

(1.7)

 

Eser

jj-laktoglobulln

 

 

 

 

0.57(3.6)

Lysozyme

 

 

0.08

(0.5)

 

Bser

Serum 'albüm in

 

 

0.08

(0.5)

 

0.07(0.4.

İgA

 

 

0.16

(1.0)

 

0.005

îgG

 

 

0.005(0.03)

 

0.096

îg M

 

 

0.003(0.02)

 

0.005

Non P.N.

0.50

 

 

 

0.28

 

Ure nitrojeni

 

0.25

 

 

0.13

 

Kreatin nitrojeni

 

0.037

 

 

0.009

 

Kreatinin nitrojeni

 

0,035

 

 

0.003

 

Ürik asit nitrojeni

 

0.005

 

 

0.008

 

Glucosamine nitrojeni

 

0.047

 

 

?

 

a-amino nitrojeni

 

0.13

 

 

0.048

 

Amonnia nitrojeni

 

0.002

 

 

0.006

 

Diğer nitrojenler

 

7

 

 

0.074

 

(Sayılar: litrede gr N, parantez içindekiler ise gr/L proteini

(The pediatric Clinics of North America, february, in Nııtrition pediatric 1977)

Anne sütü ve inek sütü ,asit ya da renin eklenmesi sonucu kazein çöktükten sonra, kalan laktoserum (Whey protein), önemli bir protein karışımıdır, Anne sütündeki total proteinlerin '',70 kadarı, inek sütünün ise ',20 kadarı Îaktoserumdadır. Ayrıca, NPN içeriği, total nitrojene oranla, anne sütünde %25' inek sütünde %5 tir. Laktoseruma bakıldığı zaman; /S - laktoglobulln, inek sütü laktoserumunda en büyük sayı iken, anne sütünde yoktur. Buna karşın, a - laktalbumin ve laktoferin, anne sütünün laktoserumunda en yüksek oranda bulunur. Laktoserumun diğer Önemli maddeleri, ümminolojik maddeler ile NPN taşıyan maddelerdir; NPN'in önemli bir kısmının üre olduğu görülmektedir. Diğer nitrojen ta­şıyan maddeler; kreatin,, kreatinin, ürik asit, serbest amino asitler, kü-

118

çük peptitler ve değişik nükleoüdlerdir. Nükleotidler, anne sütünde, inek sütünden çok daha yüksek oranda bulunmaktadırlar. Bunların, çocuk vücudunda oluşacak protein sentezini ve proteinlerden yararlammı artı­racağı kanısı yaygındır. Bu nedenle, anne sütünün, anabolizmayı artır­mada, büyüme ve gelişmeyi hızlandırmada etkin rol oynadığına inanıl­maktadır.

Kazein : Anne sütü proteinlerinin %30 kadarı kazein iken, inek sütünün kazein oranı %80 kadardır. Bu nedenle "inek sütü bir kazein sütüdür" de­nilmektedir. Renin fermenti ektisiyle, süt çocuğu    midesinde kitlesel bir

öküntü oluşturur. Anne sütü ise, kolaylıkla sindirilebüen küçük parça­cıklar halinde çöküntü oluşturur. Küçük parçacıkh çöküntüleri, midede­ki sindirim fermentleri kolaylıkla etkilerler. Bu nedenle, anne sütü daha

;abuk ve daha kolay sindirilir .

\ıııİ!io asitler : Anne sütü proteinleri .bebeğin anabolizması için   yeterli amino asitleri kapsar. İnek sütü de yeterlidir. Yalnız, yenidoğan bebeğin gereksinimini    karşılayacak olan amino asitlerin, anne   sütündeki oranı leal düzeydedir. Anne sütündeki sülfürlü amino asitlerin çoğunu sistin uşturmaktadır. Anne sütü Metionin/Sistiıı oranı = 1 ya da biraz aşağı alan birincik hayvansal proteindir. Beyin gelişiminde en önemli rolü oy­nayan Taurin, anne sütünde 30-40 kat daha çok bulunur. Aromatik amino asitlerden fenilalanin ve tirozin içeriği de yüksek değildir. Yenidoğan'ın 'ırozin metabolizması ve karaciğerde, metioninden sistin yapabilmek sıkın­ım, anne sütü rahatça karşılar, inek sütündeki, yüksek oranda bulu-aromatik amino asitlerin, bebeğin kanında, yüksek düzeylere çıkarak zekâ gelişiminde olumsuz etkiler yapacağı ya da yapabileceği görüşlerini rı sürenler vardır.

YAÖLAR

Yağlar, çocuk için en önemli enerji kaynağıdır. Kalorinin %50 kada­rını sağlarlar. Ayrıca sinir sistemi geüşmesi ve miyelini:asyon için ge­reksinim duyulan bir temel besin üyesidir. Anne sütü ve inek sütündeki oranları %3,8 gr olmasına karşın, yapısal değişiklikler gösterirler. [Anne sütünde uzun zincirli doymamış yağ asitleri çoğunluktayken ve k asit önde gelirken, inek sütünde doymuş yağ asitleri %61 oranına tadar ulaşırlar.

Bksojen olarak kabul edilen linoleik asit, anne sütünde %9 gibi bir ■eğer gösterirken, inek sütünde % 1.8 olarak kalmaktadır. Buradan eşin­erek bebek mamalarına, tereyağı gibi hayvansal yağlar yerine bitkisel

119

yağların katılmasına başlandıktan sonra görülmüştür ki; yenidoğan yağı emilimi anne sütüne ulaşmaktadır. Preterm bebeklerin 1/3 kadarı, bebek] mamalarını sindirmekte güçlük çekmektedirler. Ayrıca, hem mamaların bitkisel yağlarla güçlendirilmesi, kolesterol içeriğinin fakirleşmesine ne-| den olmuştur. Her ne kadar kolesterol vücutta yapılan bir maddeyse de sinir dokusunun yapımında, safra asitlerinin .sentezinde çok miktarda kul­lanıldığından gereksinim artmaktadır. Anne sütü her zamanki gibi yine avanta jhdır.

Aıme  ve İnek Sütü  Yağ Asitleri,   t,   gr  (60)

 

Yağ Asidi

 

Aııne Sütü

Iıuelı  Şii

ttt

Doymuş :

 

 

 

 

C 10 : 0

 

1.0

2.4

 

C 12 : 0

 

4.8

3.2

 

C 14 : 0

 

6.2

11.5

 

0 16: 0

Palmitik A^:t

3.7

30.0

 

C 18 :  0

Stearik Asit

6.7

1 1.3

 

Doymamış

 

 

 

 

C 16 : 1

Palmitoleik Asit

4.6

2.0

Bir   çift bağ

C  18 :  1

Oleik Asit '

37.4

31.3

Bir  çil'I   bağ

C 18 :  2

Dinoleik   Asit

9.0

1.8

İki cifi  bağ

C 18 : 3

Linolcnik  Asit

3.4

EBer

CV   ı;' 11    bağ

 

Anne sütü, annenin aldığı besinlerden etkilenmektedir. Bununla bir­likte, bir kısım yağ asitlerinin, gerektiği zaman meme alveolleride yapıl­dığı anlaşılmıştır.

Yapılan deneyler sonunda Röriilmüştürki; anne ister hayvansal, ister bitki."©] yağlarla ya da yağsız besinlerle beslensin, stearik vt> palmitik asit miktarı aynı kal­makta, besinde bulunmayan C|2 ve C|4 yağ asitleri ortaya çıkmaktadır. Bu durum, besinde bulunmayan yağ asitlerinin, meme bezlerinde sentez edildiğine kanıt sayılmak­tadır. Bu sentezin, kalorisi yüksek, yağı a.: bir beslenme ile arttığı frörülmüştür. Çok karbonhidrat alınması, doymuş yağ asitlerinde bir yükseline oluşturmaktadır, G( ve C.„ yağ asitlerinden çoğunun besinlerle abnarak anne sütüne salgılandıkları sanıl­maktadır. Bu durumda; sütte bulunan yağ asitlerinin çoğunuluğu, diyette bulunan yağ asitlerinden oluşmaktadır. Ancak diyetteki yağlar uygun değilse, o zaman bir kısım yağ asitleri meme bezlerinde sentez edilir ya da yağ dokusundan çözülerek ge­lir ve süte karıştırılırlar. Meme bezlerinden "I-.ipoprotein Lipazı"' adı verilen bir en­zim çıkarılır. Bu enzim vücudun diğer dokularında da buuhınmaktadır. Sütün yağla-rının, barsak mukozasından emiliminde ve tüm vücut dokularında metabolize olma­sında bu enzimin rolü vardır.

1^0

Anne sütü yerine kullanılan inek sütü ve keçi sütünün yağ asitleri karışımında ayrıcalıklar vardır. (24)

Yag Asitleri % gr                           Anne              İnek               Keçi

Kısa zincirli (C4-Cg) Orta zincirli (Cg-G,,) i'-/.un zim-irli (CM-C,.)

 

10

10

5

5

20

»3

80

«5

 

 

Anne sütü gibi diğer hayvan sütleri de, gün boyunca çeşitli saatler­de, yağ oranı değişiklikleri gösterirler. Anne sütünde, emzirmenin en so­nunda yağ oranı en yüksek düzeyde bulunur.

i A RlK)NHtI>RATLAK

Tüm hayvan sütlerinin başlıca karbonhidratı   laktozdur. Glukoz ve galaktozun birleşmesinden oluşan bir disakkarittir. Daha az tatlıdır. Lak-tasyon sırasında süt herleri tarafından yapılır. Az miktarda  amino asit da proteinlere bağlı  kompleks  karbonhidratlar da idantifiye edilmiş­tir. Bu karbonhidratlar ve gltifcoprotetalerîn, Lactobacflhıs bifidus Borası oluşması üzerine destekleyici etkileri vardır. "Bifidus Kaklör"ün temelini luştururlar. Anne sütünde laktoz oranı inek sütünden    daha yüksektir. Yenidoğan'ın ince barsağında laktoz enzimi yeterli düzeyde bulunduğun­du sorun oluşmaz, inek sütünden yapılan süt çocuğu mamalarında da lak­toz bulunmaktadır. Sulandırılmış inek sütü ile beslenmede süte    eklenen ay şekeri (Sükroz) böe genelde problem değildir. Yalnız, pişmiş nişasta ve unların sindirimi için gerekli pankreatik amilazın çoğalması ve olgun­laşması, 90'mcı günden sonradır.

MİNERALLER

Mineraller, bir kısım metalloproteinlcrin ve enzimlerin yapılarında bu­lunduklarında, vücut için gerekli maddelerdir. Besinlerle alınmalıdırlar. Bu gün için bir kısmının görevi ve yeri bilinmekle birlikte bilinmeyenler de vardır.

Anne sütündeki mineraller kül olarak %0.21 gr inek sütünde f'î 0.72 l-lmak mere 3 kat  fazlalık görünmektedir.  Yenidoğan'ın ve  süt çocuğu­nun yararlanması için anne sütündeki oran yeterli olmaktadır. İnek sü­tündeki fazlalıklar, özellikle yaşamın ilk 3 ayında problem oluştururlar, ek sütünün sulandırma zorunluluğunun önemli bir kısmı buradan kay­naklanmaktadır.

Süt çocuklarının büyüme ve gelişmesinde gerekli 7 adet majör mineral - yılmaktadır. Bunlar; Na, K, Ca, Mg, Cl, P, S olarak kabul edilir. Anın

121

sütü ve inek sütü üı beslenmede, vücutta tutulan mineral miktarları ortj) lama olarak ölçülmüş bulunmaktadır. Eksiklik düşünüldüğü zaman gid rilmelidir. Anne sütü alan süt çocuklarında ,major elementlerin eksikl teri görülmez. İnek sütü alanlarda daha çok, araya giren gastro ente nal hastalıklar ve beslenme hatalarıyla eksiklik ortaya çıkar. Özellil malnütrisyonlu çocuklarda, eser elementleri de vermek gerekmektedir, j

Anne sütünde olan tüm mineraller inek sütünde de vardır. Hat eser elementlerden sayılan demir ve bakır dışında tüm mineraller ine sütünde daha fazladır. Her iki sütte de gereksinim altında olan der oranı (0.5 mg/L), anne sütünün biyolojik özelliği nedeniyle yüksek emi| lim gücü taşıdığından, süt çocuğu için bir süre yeterli olabilmektedir Anne sütüyle beslenen bebeklerde yaşamın ilk 6 ayında, belirgin bir de-1 mir eksikliği anemisi beklenmez. Anneden geçen fötal depo demirin, 6 ayal kadar yardımcı olduğunu söylemek gerekir. Anne sütündeki bakırı bazı I araştırıcılar yeterli bulmamakla birlikte, yeterli olduğu kanısı yaygındır.I tnek sütündeyse, azdır ve yetersizdir. Diğer eser elementlerden önemlil olarak çinko ve kromu saymak gerekir. Kolostrum çinkodan zengindir ve I anne sütü iyi bir çinko kaynağıdır. Diğer minerallerde olduğu gibi emilim 1 üstünlüğü vardır, inek sütünde azdır ve yetersizdir. Krom bütün malnüt-1 risyonlu çocuklarda eksik olarak kabul edilir.

Eser elementlerden diğerlerinin, anne sütünde yeterli miktarda bu­lunduğu kanısı yaygındır. Önlem olarak annenin beslenmesine önem ve-j rilmelidir.

 

VİTAMİNLER

Her iki sütte de bulunan vitaminler, beslenme ile yakın ilişki içinde­dirler. Anne sütünün yapısı, bebeğin sindirim ve emilim koşullarına gö­re üretilmektedir. Yüksek emilim ve yararlanım gücü vardır..iyi beslenen bir annenin, bebeğini emzirdiği 4-6 ay süre içinde, ek besin ve vitamin vermesini- gerek olmadığı kanısı yaygındır; Toplum içindeki ekonomik ve sosyal katmanlar, annenin bilimsel olarak beslenmesinde kuşkular uyan­dırmaktadır. Bu nedenle hekimler, D vitamini ve polivitamin preparatla-rına yönelmektedirler. Yapay beslenme uygulanıyorsa, zorunluluk duyul­maktadır. İnek .sütünün kaynatılması başlıca neden olarak gösterilebilir. Yine de inek sütü vitaminlerinin tümden kaybedildiği söylenemez. Ann» sütüyle karşılaştırmalı olarak gösterilen, inek sütündeki vitaminler, taze ve kaynatılmamış sütler içindir. Kaynatılmış sütlerdeki vitamin miktar­larım gösteren bir çalışma elimizde bulunmamaktadır.

I) vitamininin, anne sütünde yetersiz olduğuna ilişkin inancın yanlış olduğu anlaşılmıştır. Biz, D vitamininin yağda eriyen fraksiyonları olan D.., D.; ve D, bileşiklerini ölçmekteyiz. D vitamininin, suda eriyen sülfat

122

bileşiği de bulunmuştur. (64) Annede D vitamini eksikliği yoksa, ann< style="mso-spacerun:yes">   biçimde düşünülmektedir.

^»vitamininin anne sütündeki düzeyi anne serumuna bağlıdır. B,» vitamini hayvansal besinlerde bulunduğundan, bitkisel besinlerle besle­nen vejetariyen annelerin, sütlerinde bulunmaz. Emzirme sürdürülür. Fakat anneye ve bebeğe B12 vermek gerekir.

K vitamininin geçici bir dönem için yetersizliği .bu gün için söz konu­su olmaktadır. K vitamini yoğunluğu anne sütünde inek sütünden azdır. Buna rağmen ,annc sütü ile beslenen bebeklerde, avitamioz gelişmesi ola-BÜığı tartışmalıdır. Anne sütündeki miktarın yeterli olduğu kanısı yay­gındır. Barsak florasınm ürettiği K vitamini ile de eksikliğin giderildiği öylenebilir. Uzun süre antibiyotik alan çocuklarda, barsak florasının bo-lması nedeniyle K vitamini yapımı azalmaktadır. K vitamini cmilimi ay-safranm bulunmasına da bağlıdır.

K vitamini; ycnidoğan'a, prematüre ve DDA bebeklere, rutin olarak mg İM yapılması önerilir. Bu hepatosit olgunlaşmasıyle ilgilidir. K vi-ini ile aktive olan. koagulasyon faktörlerinin bazıları 4 aylık,    hepsi 10 aylık olunca yetişkin dü;.eyine yükselmektedir.

E vitamini gereksinimi, anne sütü alan bebeklerde azdır. Yapay bes-jnen, özellikle doymamış yağ asitlerinden zengin mamalarla, beslenen be­klerde, E vitamini düzeyleri düşük bulunmaktadır.

Niacin; anne sütünde düşük oranda olmakla birlikte, triptofandan lengin olması nedeniyle açık kapatılır.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz, iyi beslenen, vitamin yetersizliği ol­mayan ya da vitamin preparatlarıyla desteklenen bir annenin sütü, doğ-ln günden başlayarak 4-6 ay vitamin    bakımından süt çocuğuna ye-'i olmaktadır .

IMMİNOMMİK  VE A NTİB ARTERİ YEL ÖZELLİKLERİ

İmmünolojik  ve antibakteriyel    maddeler,  anne sütü    proteinlerinin ■üjtoserumunda bulunurlar.  Öncelikle barsaklara geçerek görevlerini ya­parlar. Bu nedenle, yenidoğan  hastalıklarından    korunmada, kolostrum anne sütünün yaran ve değeri tartışılamaz.

Yenidoğan'ın yaşamını sürdürebilmesi için çevresini saran çeşitli o-organizmalara karşı, immünolojik bir direnci olması gerekmekte-. Plasentadan immünglobülinlerin hepsi bebeğe geçemez. îg G nin geç-

L23

meşine karşın, ig A ve Ig M geçemez. Bu nedenle yenidoğan kanında M yükselmesi .intra uterin bir enfeksiyonun geçirildiğine kanıt sayılır. Yenidoğan'ın kendi immün sistemini geliştirebilmesi için mamana gerek nimi vardır. Bu ara dönemde, annenin kolostrum ve sütündeki immüngl bülinlerle korunmaktadır.

Kolostrum ve anne sütünde, yüksek yoğunlukta, tg A olmak üz ig G ve İg M bulunmaktadır. Süt i&ımünglobülinleri kalitatif ve kanti tif olarak, anne serumundakilerden ayrıcalıklar gösterirler. Sütteki do nant immünglobulin, sekretuvar tg A (Stg A) olarak ortaya çıkar. Stg serum tg A dan ayrıdır. Antijenik determinantları aynı oîduğundan a nm yapmak zordur. İki mol. tg A dan oluşur. (60)

Sütteki lg'lerin bir bölümü, sindirim fermentleriyJe parçalandıkların­dan, bakteri ve viruslar üzerine lokal olarak, bakterisit ya da bakteriyos-tatik etki gösterirler. Stg A oldukça stabldir. Düşük pH'lı ortamda, pro-(colil.ik enzimlere dirençlidir. Emzirilen süt çocuğu ince barsağmda, bo-j zulmamış Stg A bulunmuştur. Bakteri ve viruslar tarafından oluşturulan enfeksiyorlara karşı, mukozaların korunmasını üstlenirler.

A mu' kolostrum ve sütünde; bazı Gr pozitif koklara ve bazı Gr nega­tif bakterilere karşı antikorlar ile bazı viruslara karşı antikorlar saptan­mıştır. I.aşİKitları; H. înfluema, E. Coli. Salmonella, Shigella gibi bak­teriler ve Po'io, ECHO, Coxsackie, Rotavirus gibi viruslara karşı anti­korlardır. Canlı attenu polio aşı virusları ile yüksek antikor düzeyi kaza­nan annelerin emzirdikleri süt çocukları, polio'ya karşı dirençlidirler. Bu etki yenidoğan döneminde çok belirgindir. Fakat hiçbir zaman; 2'inei-l'imçü    6'ıncı aylarda süt çocuklarına yapılan aşılama ile oluşmuş, aktif

ıklık kadar güçlü değildir. Süt çocuklarında, sık olarak ishal nedeni olan Rotavirus'lara karşı, anne sütü îg G yapısında antikorlar saptanmış­tır. Yenidoğan döneminde görülen septisemi ve menenjitlerin çoğunluğu. E. Coli'ler la rafından oluşturulur. Anne sütü alan tüm çocuklarda, E. Coli w diğer bakteriyel enfeksiyonlar düşük insidanstadır .Bunun neder.i olarak, anne kolostrum ve sütünde bulunan, antikorlar ve antibakteriyel maddeler gösterilmektedir.

tasan kolostrıımunda bulunan canlı lökositlerin sayıları 2100-5000 mm* kadardır. '■■ 90 kadarını Makrofajlar oluşturur. Kolostrumdan baş­layarak "Geçici Anne Sütü "ne doğru oluşan süt gelişimi sonunda, 3'üncü ayın sonlarına doğru, 2000/mm3 kadar bulunurlar. Lökositlerin %10 ka­munu da lenfositler oluşturur. Bunların da bir kısmı T - lenfosit, bir kısmı B - lenfosittir. T- lenfositler, gecikmiş - tip - duyarlık - taşıma gö­revini, anneden bebeğe geçirerek yaparlar. B - elnfositler, tg A sentezi ya-

124

parak duyarlı mikroorganizmalara karşı görev a'.n'lar. Makrofajlar'ın; Kompleman, Lizozim, Laktoferin gibi gerekli birçok maddeleri sentez ye­tenekleri vardır.

Kompleman'lar : Anne sütünde birçok kompleman bileşikler iylo birlikte en çok Ç, ve C4 bulunur. Kolostrumdaki miktarı anne serum düzeyine ya­kın bulunurken, l'inci haftadan sonra %5-10 düzeyine düşerler ve C3 sal­gılanması bir yaşma kadar sürer. Görevleri kesinlikle bilinmemektedir. Lyzozyme'ler : Sir Alexandre Fleming tarafından 1922 yılında bulundu ve isimlendirildi. Lizozim, Gr negatif bakterüerin hücre duvarlarını oluş­turan peptidogiikanları parçalayarak bakterisit etki gösteren bir enzim­dir, îg A nm bakteriyel lizis oluşturabilmesi için lizozim'e gerek olduğu kanısı vardır. İnsan vücudunun değişik doku ve organlaruıda, değişik konsantrasyonlarlarda lizozim bulunmaktadır. Anne kokostrum ve sütün­de de vardır ve sütteki makrofajlar tarafından yapıldığı sanılmaktadır, inek sütünde çok az bulunması ve kaynatmayla da yok olacağı düşün­cesiyle, biberonla beslenen bebeklerin sütlerine, profüaktik olarak konul. ması düşünüldüğü gibi, PEM ve g. enteritlerde de antibiyotiklerle birlik­te kullanılmıştır.

Laktoferin : Anne sütünde bulunan demir bağlayıcı bir proteindir. Anne ütü laktoserumunda, alfa laktalbuminden sonra en yüksek oranda bulu­nan proteindir. Çok az miktarda transferin üe birliktedir. Süt çocuğu mi­desinde, kazeinin çökmesiyle ayrılan laktoserum ve içindeki diğer madde­lerle birlikte, hıüa duodenuma geçer. Anne sütünde bulunan bir tripsin inhibitörü nedeniyle, diğer laktoserum proteinleriyle birlikte, zarar gör­meden jejunuma geçtiği varsayümaktadır. Böylece laktoferin, diğer ko­ruyucu maddelerle birlikte ve etkiü alarak, bebeğin ince barsağına ula­şır. Laktoferindn demir bağlama kapasitesi, yarıdan az doymuş durum­dadır. Bu özellikle, E. Coli'lerin ve daha birçok patojen bakterilerin ço­ğalması için gereksmim duydukları demiri tutarak bakteriyostatik etki oluşturur. Gereksiz yere demir tedavisi uygulanan çocuklarda olduğu gi­bi, laktoferin doyurulursa, bu özelliği kaybolmaktadır. Doymamış durum­da bulunan laktoferin, ve transferin, demirin yalnız ferrik biçimine ıpe+t + ) jigj duyariar. Bu nedenle, emzirilen süt çocuğunun ince barsa-ğında çok az miktarda ferrik demir bulunur. Bu ortamda enteropatojenik bakterilerin çoğalması mümkün olamamaktadır. Laktoferin yalnız sütte ğil, bronşiyal ve serviks uteri müküsünde, üriner sistemde, barsak sal­arı ve lökositlerde de bulunur.

Transferin : Plazma ve lenf sıvılarında ,daha az miktarda anne sütünde bulunmaktadır. Laktoferin doğrultusunda etkinlik gösterir.

125

Laktoperoksİdaz : Anne sütünde bulunmaktadır ve asit PH ya dayar lıdır. Barsaklarda, streptokoklara bakterisit etki oluşturur.

Çocukların çoğu doğrudan annelerini emerler. Donör annelerden da özel süt bankalarından süt sağlanırsa, bakteriyolojik muayene yap madan ve önlem alınmadan, toplanmış sütlerle çocuğu beslemek sakine lıdır. Karışan bakterileri öldürmek için süt ısıtılır. Bu ısıtma sırasmd sütün içindeki bazı önemli maddeler de bakteriler ile birlikte denatür olurlar. Bunlardan; Makrofajlar, Laktoferin, Lizozim, Folat Bağlaya Protein, Laktoperoksİdaz başlıcalarıdır. Kaynatılan inek sütünde ise, biri tün koruyucu maddelerle birlikte ,bir kısım vitamin ve mineraller de ha-) rabolmaktadm

Emzirilen süt çocuğunun entestinal mikroflorasında, %99 oranında Lactobacillus bifidus'lar etküi durumdadır. Yapay beslenen süt çocukla­rında koliform bakterüer önde gelir. Lactobacillus bifidus soylarının, an] ne sütünde bulunan ve kendi üremelerini kolaylaştıran bir "Üreme Fak-H törü" ne gereksinimleri olduğu anlaşılmaktadır. L. bifidus'lar laktik asit oluşturarak, barsak pH ortamını asit yöne kaydırırlar. Buna yardımcı, etken olarak; anne sütünün tampon Özelliğinin azlığı ve laktoz oranının] yüksekliği gösterilebilir. Bu ortamda bazı E. Coli ve Shigella soylarının | çoğalması durmaktadır .

İnek sütü alan süt çocuklarında oluşan E. Coli florası, ince barsak-ların pH ortamım nötr ya da alkali yöne çevirmektedü". Hazır mamalar, anne sütüne benzer oranda laktoz içerseler tüle tam bir L. bifidus florası oluşturamazlar-.

Allerjik özellikleri : İnek sütünün allerjik özellikleri olduğu da büinmek-tedir. Çocukluk döneminde görülen; allerjik rinit, ekzema, asthma gibi al­lerjik olayların, emzirilen süt çocuklarında daha az ortaya çıktığı gö­rülmektedir. Erkenden inek sütüne ve ek besinlere başlanan süt çocuk­larında, allerjik bir potansiyel oluştuğu gözlenmiştir (Bak. Süt Çocuğu­nun Sindirim Özellikleri) En az 2-3 ay, yalnız emzirilen süt çocuklarında bu tehlike çok azalmaktadır. Bunun açıklaması, anne sütünde bulunan antikorlar ve Sîg A ile yapılmaktadır.

Bilgilerimize göre, anne sütü, çeşitli mikroorganizmalar ve onların ürünlerine karşı antikorlar içerir. Değişik besin allerjüerine karşı, anne sütü Sîg A nötrleyici etki gösterdiğinden, onların em ilimim azaltır. Böy­lece besin allerjüerine engel oldukları düşünülmektedir.

Emzirilen süt çocuklarında, inek sütü allerjisi de az görülür. "Ani Be­bek ölümü Sendromu" ve Nekrotizan Enterokolit'in de daha az görüldü­ğüne ilişkin kanıtlar vardır.

126

Anne Sütünde Bulunan Anti«nfeksiyöz Elemanların

özeti

   Sekretuvar Ig A ve ctiger immunglobulinler

   Konıpleman C, ve C.

S Lizozim

4   — Laktoferin

5   — L. bifidus Büyüme Faktörü C — Antistafilokok Faktörü

î —  Laktoperoksidav, - Hfi! tâyasiyanat I — Lökositler

Solunum yollarında ve barsak!arda antikor yapımını sağlar.

Cj fragmanı opsonin. kemotaktik ve anaf-laktoid  aktiviteyi   oluşturur.

Bakteri duvarının erimesine yardımcı olur.

Dolaylı olarak, foakteriyostatik etki göste­rir.

Normal barsak florasını dengeler.

Stafilokok etkinliğini inhibe eder.

Streptokoklara etkili olur.

Fagositoz, hücresel immünite, tg A, C,

O.,

lizozim narlar.

ve  laktoferin yapımında rol oy-

Emzirilen süt gocuklarında ortaya   çıkan, sistemik    allerjik reaksi­yonlar ya da gastroentestinal allerjilerde, en son düşünülmesi    gereken Anne Sütü Alierjisi" olmalıdır. Çok zaman süte değil, bebeğe ilişkin en-Izimatik ya da fonksiyonel bozukluklar karşımıza çıkar. Bu nedenle   anne Hsütünden kesmek gerekmez. Çünkü, anne sütüyle uyuşaınayan bir bebe-I fin, inek sütüyle uyuşması beklenemez.

enzimler

i en:

Anne sütünde, sindirimi olumlu olarak etkileyici bir çok enzimler bu-unmuştur. Bunlar meme bezlerinde yapılırlar ve laktoserum içinde bu-urlar. Sindirim sırasında, öncelikle barsaklara geçerek görevlerini ya­lar. Yenidoğan bebeklerde, pankreas enzimleri olgunluğa erişmediğin-anne sütünde bulunan; lipaz, amilaz, proteaz ve ribonükleaz enzim-sri sindirimde yararlı olmaktadırlar. Özellikle anne sütü amilazının, bebe-polisakkaritlerden yararlanmasına katkısı büyüktür. Anne süt lipazı, içinde inaktif olarak bulunur. Süt çocuğu midesinde aktif duruma ge-İnek sütü ve diğer mama sütlerde lipaz bulunmadığından yağ sindi-vni yalnızca pankreas lipazı tarafmdan yapılmaktadır. Bu nedenle anne tu alan her süt çocuğu, yenidoğan döneminden başlayarak anne sütü-yağını %90 oranında kullanabilirken, inek sütü ve diğer mama süt-'e beslenen süt çocukları hiç bir zaman bu düzeye ulaşamazlar. Kaka yağ kaybı daha çok olmaktadır. Donör anne sütü, pastörizasyon sıra-ıda bu etkilerinden bir bölümünü kaybederler.

127

ANNE VE İNEK SÜTÜ ABASINDA SİNDİRİM AYRDLIKLARI

Süt çocuğunun beslenmesinde kullanılan anne ya da inek sütü ile bes­lenme sırasında bir çok ayrıcalıklar oluşmaktadır. Bunlar karşılaştırıldığı zaman, anne sütünün yararlan daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.

 

 

Anne Stttu

bıek Sütü (kaynamış)

Midede Kalış süresi

2-2.5 saat

3-3.5 .saat

Midede pıhtılaşma

İnce partlkül

Kitsel çökme

İmin ün maddeler

Tam etK!

Etkisiz

Emzimler

Tam etki

Etkisiz

Vitaminler

Yüksek emitim

Kısmen etkisiz

Mineraller

Yüksok emilim

Normal emilim

Metaboüze olması

Kolay

Geç ve GÜÇ

Kaka reaksiyonu

Ferman tattf

Put refaktif

 

(Asit)

(Alkali ya da nört)

Kaka sayısı

3-6 kez/Gün

1-2 kez/Gün

Kaka rengi

Sarı-Yeşil

Balçık rengi

 

(okside  bl Urubin)

(sterkobilin)

Kaka kıvamı

Miiımelet gibi

Şekilli-katı

Kakada yag

AZ

Çok

G. Entestinai kanama

Yok

Wl['

ANNE SÜTÜNÜN DİĞER

YARARLARI

 

insan yavrusu, biyolojik ve psikolojik yönden hazırlıksız olarak dün yaya gelmektedir, ilk sene, tam anlamıyla annesinin yakın bakım ve il­gisine muhtaçtır. Anne karnında olduğu gibi, kendisini besleyen, koru­yan, emniyetli ve sıcak bir çevreye gereksinimi vardır. Doğumla ortaya çıkan aıine-bebek ayrılığı, emzirme ile yeniden beraberliğe dönüşmekte­dir. Bu yakın ilişki, çocuğa aradığı ortamı verirken anneye de; annelik duygularının doyumunu ve görevini başarını solmanın içgüdüsel mutlu­luğunu vermektedir.

Emzirilen süt çocuklarında; gaz ve gaz sancıları, regürjitasyon, ollerjik hestalıklar.üst solunum yollan enefksiyonları, daha önce sıralan­mış olan nedenlerle.az görülmektedir. Böylece emzirilen süt çocukları, az hastalanıp daha hızlı büyürler. En azından, yenidoğan döneminde verilme­si, yaşama şansını yükseltecektir. Unutmamak gerekirki; Emzirmeyi so­na erdirmek isteyen annelere, 6 aylıktan büyük, ek besinlere alıştırılmış süt çocuklarının bile, günde en az yan mlitre inek sütüne gereksinimleri olduğu anlaşılmalıdır. Sosyoekonomik düzeyi düşük .sağlık koşulları ye­tersiz toplum kesimlerinde, süt çocuklarının yaşama şansı, görüldüğü gibi, anne sütünün varlığına ve süresme bağlı kalmaktadır. Durumunun

128

bilincine varan anneler .içgüdüsel olarak    çocuklarını emzirmek çabası­na girmektediorler.

SİKMENİN ANNEYE V AKAKIAKI

Emzirmenin süt çocuğuna sağladığı yararlar kadar, anneye de ya­ldı olduğu eskilerdenberi bilinmektedir.

Uterus ve diğer organlarda meydana gelen değişiklikler emzirme sı-sında, daha çabuk normale dönmektedirler.

Memelerin sarkmasında, meme vermenin etkisinden çok, yapısal ve lıtsal etkenleri suçlamak yerinde olur. özenle hazırlanmış bir sutyen ıi'umu olağanüstü düzeltebilir.

Meme kanserlerinin, emziren annelerde çok düşük oranda görüldüğü, m yıllarda yapılan araştırmalar sonunda ortaya çıkmıştır.

Emzirmenin hamileliği önleyeceği düşüncesi kesin değildir.    Yüksek rolaktin düzeylerinin, hamüeliği önlediği bilimnektedr. Emzikli annele-ovülasyon ve menstrüasyonları 2-6 ay gecikebilir .Kesin önlem ola-oral kontraseptif alınması durumunda, anne sütüne geçerek, bebe-olacak yau etkisi lam açıklığa kavuşmamıştır. Bazı annelerin sütleri, ışlangıçda azalmaktadır. Bu durumda, spiral takılmasını önermek daha narlı görünmektedir.

SÜTÜNÜN YAKANLARINDA SON SÖZ

Bu gün, anne sütünün tüm üstünlüklerini bümemize karşm, bir çok İliklerini ve bu özelliklerin nedenlerini çözmüş değiliz. Yalnız anne sü-ile beslenen bebeklerin gösterdikleri üstün büyüme ve gelişme ayrıcalık-ı, yapay beslenme durumunda yaptığımız protein .kalori ve sıvı hesap­lın yanlış olabileceklerini düşündürmektedir. Anne sütündeki biyolo-

gücü, başta anne adayları olmak üzere ,tıp öğrencilerine, sağlık per-

leline ve tüm topluma anlatmak zorundayız. Yularca yapay beslenme-

yana çıkan çevrelerin, anne sütünün üstünlüklerini topluma anlata-

c, işlenmiş olan günahların bedelüü ödemeleri gerekmektedir. İleri bir

ikiye için, üstün güçlü, üstün zekâlı çocuklara gerek vardır. Bunun jlangıcı ise, anne sütü ile beslenme olarak görünmektedir. A.B. Dev­lerinde, anne sütüne hızla dönüldüğünü görmek, buna kanıt sayümalı-r. Anne sütü verilme oram; 0-12 ay arasında:  (67)

 

 

leler

1960

1970

1975

1978

1979

1980

olarak

28.4

24.9

33.4

45.1

49.1

54

129

 

 

 

Orada devlet, süt ve mamaları sübvanse ettiği halde, emzirme akım hızlandığına göre, Türkiye'de, "", 54 sayısının çok üıerine çıkmamız ge-j rektiği düşünülmelidir.

ANNE SÜTÜ VE İLACI AK

Bazı besin ve ilâçların, emzikli annelerin sütleriyle bebeklerine geçti^ ği bilinmektedir. Bunların etkileri; 1 — Yararlı, 2 — Zararlı, 3 — önem-| siz etki, olarak düşünülebilir. Bu durumda, bazı ilâçları annelere verme­mek gerektiği, bazılarının da sürekli olarak kullanılmasında sakınca bu­lunduğu ön görülmelidir.

zını

Meme bezleri, ilâçların anne sütünden atılması içüı önemli bir atılma yolu değildir. İlâç .kapiller endotelinden önce meme alveollerine ve sonra süte geçerek çıkarılacaktır. Her ilâç kendine özgü, idrar, safra gibi çıkar­tı yollarından daha hızlı çıkartüacağmdan, kandaki yoğunluğu uzun süre yüksek kalanların süte geçme olasılığı yüksek olacaktır. (5)

 

 

 

Annelere Verilmemesi Gereken İlâçlar :

Antitiroid ilâçlar

todür'ler (Ekspektoranlar)

Narkotikler

Atropin

Ergot alkoloidleri

Bromürler

Oral antikoagül anlar

Kalsiferol

Dihidrotaşisterol

Reserpin

Diazepam

Primidon

Oral kontraseptifler

Tetrasikliiiler

Metronidazol (Metrajil)

Görüldüğü gibi bu ilâçlar içinde en çok kullanılma olasılığı olanlar; Oral kontraseptifler, iodürlü ekspektoranlar ve diazepamdır. Türkiye'de bunları reçetesiz olarak eczahanelerden almak kolaydır. Diğerleri doktor­lar tarafından yazılacağından daha az tehlikeüdirler.

130

Annelere Uzun Süre Verilmemesi Gerekenler :

1 ia rbütiratl a r                                                           •. C

Karbonat                                                           ÇANAKKALE

SiUfonamidler                                           1BALK KÜTÜPHAΠ              LÖIİÜ

Nallidik asit                                            ......

Steroidler                                             ftomirbeş No          .   /C2Z.C4~3-

Diüretikler                                                                   ---- —?*------ ^

I.ithium                                               «WM.Ne                        &L, c, , |

DifY'iıilhidantoin                                                                   Tl I k )

Karbonat ve sülfonamidler, genelde kısa süre kullanılırlar. Diğerleri, doktor gözetiminde kullanüan ilâçlardır.

ANNE SÜTÜ VE ANTİBİYOTİKLER

Antibiyotik alan annelerde, süte geçen miktarlariyle oluşacak olay­ını' komısıuıda bilgilerimiz azdır. Raslantı sonucu ortaya çıkan ters etki-lerden bazı bilgiler edinilmiştir. İlâçların anne sütüne geçişiyle ilgili ku­rallar burada da geçerlidir .Anne serumundaki yoğunluğu ,serum ya da süt proteinlerine bağlanması, su ya da yağda erime ve iyonize olma yete­neği ve molekül ağırlığı gibi koşullar büyük ölçüde etkiler. Kuşkusuz, bir bebeğin annesine antibiyotik verilerek, sütünden gelecek miktarla bebeği tedavi etmek dü.şünülemez.Enfeksiyonlar, bebeklerde genelJikle sepsis bi­çiminde gider. O nedenle bebek, parenteral olarak antibiyotikle tedavi edil­meye başlanacaktır.

Antibiyotiklerin anne sütüne geçtiği bilindiğinden, annelerin bebek­lerine süt vermelerini engellemek konusunda tartışmalar vardır. (6) Çocuk için, çok değerli olan anne sütünü kesmede kolay karar verilemez. Genel di arak, anne sütündeki antibiyotik yoğunluğu, yenidoğana zararlı olacak ya da yenidoğaıu tedavi edecek dozlara nadiren ulaşır, tyi incelenmelidir. Bu konudaki bilgilerimiz kesinlik kazanmamıştır.

En önemli gösterge, anne tarafından alınmış olan antibiyotiğin anne sütü anne serumu arasındaki oranıdır. Sütteki antibiyotik oranı, anne serum düzeyindeki antibiyotik yoğunluğuna sıkıca bağlıdır. Ayrıca, sal­gılanan sütün miktarma .sütün yağ miktarma ve sütün pH düzeyine bağlı bulunmaktadır. Süt/Plazma yoğunluğu oranı düşükse sütteki miktar az­dır.

131

Antibiyotik adı                                         Anne dozu                Süt/Anan «erunıu

Brithromycin                                     400 mg- Oral                              0.5

Chloramphenicol                               250 mg Oral                               0.5

Tetracycline'ler                                  500 mg Oral                               0.0

Sulfanilamide                                     500 mg Oral                               1.0

Sulfapyridine                                     750 mg Oral                               1.0

Izoniazld                                                10 mg / Kg                             1.0

Dihldrostreptomycln                              ip     İM                                0.1 - 0.02

Penicillin G                                           100 000 U. İM                       0.2.0.02

Oxacillin                                                 1 gr   Oral                              0,7 - 0.03

Penicillin ve Oxaeillin, süt/plazma yoğunluğu oranı düşük olduğun­dan anne sütünde azdır. Izoniazid, plazmadaki düzeyi kadar sütte bulunur.

ANNE SÜTÜ BANKASI

Yenidoğan bebeğin beslenmesinde, anne sütünün üstün değeri, tar-tışüması gereksiz bir konu durumuna gelmiştir. Gelişmiş ülkelerin kur­dukları büyük mama ve süt endüstrileri, 30 yıldanberi sürdürdükleri "Anne 3Ütünü unutturma savaşı"nı kaybetmişlerdir. Burada "Eskiye Dönüş" değü "Gerçeğe Dönüş" söz konusudur. Anne sütünün bir çok yararları yanında özellikle, enfeksiyon hastalıklarına karşı, yenidoğan'ı koruma gücü, en etkin dönüş faktörü olmuştur. ((45)

Ncrmal yenidoğan bebek, annesinin sütünü annesini emerek alabil­mektedir. Ama, erken doğan ya da annesini emme (gücünden yoksun bebek­ler, bu olanaktan —en çok gereksinimleri olduğu halde— yoksundurlar. Bu bilimsel uyanış, anne sütü bankalarımn kuruluş nedeni olmuştur. Tür­kiye'de ilk kez Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Enstitüsü Neonatoloji Ünitesinde kurularak çalışmaya başlamıştır. (80) Anne Sütü £îa,nkîilarında Yöntemler : Sütlerin temiz olarak toplanmala­rı, bakteriyolojik kontrolleri ve annelere temizUk ve beslenme eğitimi, ortak koşullardır. 3 ana yöntem vardır.

1  — Anne sütlerini derin dondurucuda, — 20° de .kullanılıncaya ka-

dar saklamak,

2  — Anne sütlerini pastörize ederek saklamak,  (Süt lipaz'ı harab-

olur)

3  — Anne sütlerini, + 5~C den az ısıda saklayarak 24 saat   içinde,

yine kendi bebeğine vermek.

Hacettepe Anne Sütü Bankası'nda; sütler bir pompa üe anne meme­sinden steril olarak bir şişeye aktarılmakta, bebeğe verileceği zamana ka­dar buz dolabında ,en çok 24 saat, saklanmaktadır. Bu sürede kullanıl-

132

mayan sütler atılmaktadır. Yeterli olmayan anne sütleri, SMA - Lamed gibi mamalarla desteklenmektedir.

ANNE SÜTÜNÜ AKTIRMAK

Anne sütünü güreltici ilâçlar vardır. Baii besinlerin anneye veril­mesinin de çoğaltıcı etki gösterdikleri sanılmaktadır. Fakat, süt salgı-lanmasuıda ve salgılanmanın sürdürülmesinde de önemli uyarının, dü­zenli aralıklarla memelerin boşaltılması olduğu görülmektedir. Bunun hormonal mekanizmalar kadar etkili olduğu söylenebilir.

ilâç olarak önceleri, östrojenler kullanılmıştır. Bazen başarılı olduk­ları da görülmüştür. Ancak bir haftada etkilerinin ortaya çıkması en önemli eksiklikleridir. Daha sonraları, lıiperprolaktinemili annelerin ' \ 70 kadarında "galaktore" oluşmasından esinlenerek, prolaktin'in özel prepa-ratlarından verilmesi düşünülmüştür. İlâç olarak kullanılabilecek bir pro-laktin preparatı elde edilememiştir. Bazı ilâçların yan-etki olarak hipo-fizden prolaktin salgılatmaları, soruna çözüm getirmiştir. Bunlar, dopa-min reseptörlerinin blokörleri ve/veya dopamin boşalmasına neden olan­lardır. Metildopa, reserpin, klonidin, metoklopramid gibi maddelerdir. Metoelopramide preparatlan; Metpamid, Primperan, Emesta olarak vardır.

Metpamid tabi. 10 mg, 20 tabi.

Primperan tabi. 10 mg, 20 tabi.

Bu iki üâç; bulantı ve kusmalarda, peptik ülser ve gastroentestinal hastalıklarda kullanılırken, yan etki olarak galaktore oluşturdukları iz­lenerek, süt artırmada kullanılmaya başlanmıştır. Anneye günde 3 kez 2 tabi. verilir. Süt artımı sağlandıktan sonra, 3x1 tabi .ile bir süre devam edilir .

DOGüM SONU BEBEK BAKIMI

Doğum, bebek ve anne için bedensel bir ayrılık ve ruhsal bir travma­dır. Bebek, kendisi için özel hazırlanmış sıcak-emniyetli bir ortamdan ko­parılmış gibidir. Anne ise, bedeninin bir parçası olarak sakladığı bebeği­nin, yalnız kendisinin olmaktan çıktığını, en azandan ailenin bir bireyi ve başlıbaşma bir varlık olduğunu anlamanın şaşkınlığı içindedir. Doğum sonu dakikaları ikisi için de, hasret ve yalnızlık dolu dakikalardır. Bebe­min, doğumdan sonraki birkaç dakika içinde, gerekli tıbbi yardım ve te­mizliği yapıldıktan sonra anneye gösterilmesi ve anne koynuna verilmesi,

133

yeniden başlaması gereken duygusal yakınlığın ilk adımı olacaktır. (64) Bütün doğumlarda bu durum rutin olarak oluşturulmalıdır. Sonra her ikisi yorgunluk uykusuna dalacaklardır. Babalara da yem doğan bebek gösterilmesini savunanlar vardır. Kısa süre de olsa, bebeğiyle buluşan babaların, daha çok ilgi gösterdikleri saptanmıştır.

Bazı anneleri, anne-bebek ilişkisi bakımından rizkii saymak gerekir. Bunların bir kısmının bebeğe karşı tutumları olumsuzdur. (57)

1  — Evli olmayan anneler,

2        Ya.ş olarak ;17 den küçük, 38 den büyük anneler,

;i   - Daha önceki bebeğini kaybeden annelerden bazıları, yine kay­bedecekleri korkusu içindedirler,

4    — Kusurlu bebek doğuran anneler,

5    — Gebelik .süresince, gebelikle ilgili ağır hastalık geçiren anneler ve doğumu çok güç olanlar.

Normal doğum sonucu dünyaya gelen sağlıklı bebeklere, eğer ala­biliyorsa her iki memeyi emdirmenin, anne sütünü başlatmak bakımından yararı vardır. Normal yenidoğanlarda, emme refleksi olmakla birlikte, çok zaman güçsüz ve isteksiz görünmektedirler. Doğum yollarında hırpala nan bebekler ,doğum sırasında anneye hiç bir uyuşturucu verilmese bi­le genellikle meme emmek istememektedirler. Emme isteği görülen yeni-doğan'a anne memesi verilmesi, şekerli su verilmesinden kuşkusuz, daha yerinde bir harekettir. Sonra her 2 saatte bir, anneye verilerek, emzirme girişiminde bulunulmalıdır. Birim gözlemlerimize göre; doğumdan son­raki 2 saat içinde emenler azdır. 4 saat sonra emenler daha çok, 6-12 saat sonra emenler en çok olarak görülmektedir. Bazen 2-3 gün me­meye ilgisizlik görülebilmektedir. Bu arada, %8 şekerli su verilmesini öne renler vardır. Fakat hiç bir şey vermemek ve anne memesini emmeye gö­türmek daha olumlu görünmektedir. Ancak, kolostrum'u emdiği halde doymayan bebeklere, '.5.şekerli su verilebilir. Emmeye başlayan bebeğe her ağladıkça meme verilir. Saat gözetilmez. Emzirme süresi, 5 ya da 10 dakika ile sınırlandırılmaz. Daha kısa değil,, daha uzun süre emmesine izin verilebilir. Hatta emzirme süresine, anne ve bebeğin beraberce karar vermeleri daha yararlı olur.

Memeler, 2 ya da   l'üncÖ günü. ağrılı bir biçimde dolarak süt salgıla maya başlarlar. Bu süre bir haftaya, kadar uzayabilir. Anneler, em-irme sırasında bir kaç gün, meme başlarının ağrıdığını ya da çekiliyormuş gibi olduğunu söylerler. Bunun beklenen bir olay olduğu anlatılmalıdır.

134

Yenidoğan döneminin ük 15 günü, anne sütü ile beslenmenin en önem-ü zamanıdır. İlk hafta, hiç bir zaman ek mama verilmez. İlk ay sonuna ka­dar da verilmemelidir. Sütün yeterli düzeye ulaşmasında ve. yeterli düzey­de sürdürülmesinde, memelerin iyice boşaltılmasının büyük rolü vardır. Bazı anneier kötü bir alışkanlık ya da bilgisizlik nedeniye, her zaman ay-ıı memeden başlayıp, aynı memede emzirmeye son verirler. Son memede sürekli olarak bir miktar sütün kalması, o memede sütün kesilmesine ne-len olur. Bazı anneler de, emzirme süresini bilmediklerinden, kısa bir süre sıra ağlamaya başlayan bebeklerine, sütlerinin yetmediği kanısına kmrlar. Bu kanıyla r:< 5 ten tatlı şekerli su ya da tatı muhalebi verme­ce başlarlar .Biberonla ya da kaşıkla tatlı besin almaya başlayan bebek hem zor emilen, hem de mamaya göre daha az tatlı olan memeyi almaz »hır. Kolay ve tatlı besine alışmıştır. Tekrar memeye döndürmek imkan­ız değildir ama çok zordur.

Normal doğum sonucu dünyaya geldiği halde anne sütü almasına ola­nak bulunmayan bebeklerde, ilk günden başlayarak yapay beslenme ko -•ılları uygulanır.

PREMATÜRE BESLENMESl

Gebeliğin 38'inci haftasından önce doğan bebeklere "Prematüre" ya da "Preterm" bebek denir. Organ ve sistemlerin gelişmesi, son 3 gebelik ayında tamamlandığından ,ne kadar erken doğarsa o kadar uzun sürede dış dünyaya uyum gösterecektir. Böyle bir bebeğin ,yeter miktarda besini emmeye ve yutmaya gücü yetmez. Kendi ısı regülesyommu düzenleye-mediğinden kuvözde izlenmesi gerekmektedir. Prematüreliğin getirdiği so­runlar çok yakın ilgi ve örenle çözülebilirler. Doğum kilosunun düşüklü-fiiyle orantılı düşük bir yaşam gücü vardır.

Prematüre bebeklerin çoğunda, emme refleksi yoktur. Mide kapsamı küçük, asit salgısı noksan .sindirim enzimleri yetersizdir. Nazal solunum yaptıklarından, nazogastrik tüp yerine, oragastrik tüple beslenmeleri da­ha uygun olur. Öncelikle anne sütü seçilmelidir. Steril bir kaba sağılarak verilmesi gerekir. 1800 grama ulaşıncaya kadar, kuvözden çıkarılmamalı­dır. Ağırlığı 2000 gr olduğunda, genel durum iyiyse, bebek karyolasına alınabilir. Bunlar da bile tekrar kuvöze dönme zorunluluğu ortaya çıka­bilir.

Prematüre bir bebeğin ağız yoluyla beslenip beslenemeyeceği 4-6 saat sonra anlaşılır. Prematüre ve yenidoğan bebeklerin, doğumu izleyen ilk saatlerden başlayarak beslenmelerinin, büyüme ve gelişme bakımından çok önemli olduğu anlaşılmıştır. Ağızdan beslemek olanağı yoksa, o za­man diğer yöntemler denenir.

135

1    — Total Parenteral Beslenme : 1000 gramdan a;:, çok küçük prema re bebekler, genellikle ilk hafta içinde, ağızdan beslenmeye uyum sağl" yamazlar. Beslenme periferik venalardan, amino asit, glükoz ve yağ si lusyonlarınm IV verilmesiyle yapılır.

2    — Parenteral Perfüzyon : 1500 gramdan az, genel durumu iyi olnıay prematürelerde 24-48 saat IV beslenme önerilir.

3    — Nazogastrik Sondayla Beslenme : Konulan sonda, 2-3 günde b: kez değiştirilmelidir. Nazogastrik gavaj takıldıktan sonra, hava veril rek kontrol edilir. Enjektöre çekilen gerekli miktar mama, yavaş yav mideye verilir. Emme ve yutma fonksiyonları başladığı anda bibcroııJ beslenmeye geçilir. Gavajla beslenmeden önce. her gün biberonla beslen me girişiminde bulunmalıdır.

4    — Nazojejunal  (Transplorik) Sondayla Beslenme : Nazogastrik be. lenme sırasında regurjitasyon olan bebeklerde kullanılır.

Genel İlkeler: Prematüre bebeklerden 2000 gr altında ağuiığı olanlarda beslenmeye daha özenle başlamak gerekir. Hepsinde ilk öğün steril su| verilmelidir. Sonra %5 serum glucose verilir. 1200 gr ağırlıktan küçük| olanlar, ilk 24 saatte İV beslenmek isteyebilir. 1200-1500 ve 1500-2000 arasında olanlara ilk 4-6 saat sonunda %5 (Şekerli su) dextrose solüs­yonu verilir .24 saat sonra anne sütü, yoksa 1/1 oranında şekerli suyla karıştırılmış maternize süt, 2 mi/Kg, her 2 saatte bir kez ağızdan başla­nır. 72'inci saatte, doğrudan maternize süt verilir.(57)

Gavajla beslenmek zorunda kalman bebeklerde, ilk öğün steril su sonra serum glucose verilmeye başlanır. Sağılmış anne sütü ya da hüma-nize sütler (SMA-LAMED) kullanılır .

Gavajla Beslenme Programı

 

 

Ağırlığı .gr)

Yaş (saat)

2.4(6)

öğünde (mi)

Ogün  arası

1200

2

2

 

12-21

2-4

2

 

24-48

3-6

2

 

48-7:;

8.10

t

1200-15000

 

 

 

 

4.6

2-3

2-3

 

12-24

4.6

8-3

 

24-72

6.10

■J.-"

 

72-Son ra

10-30

!

1500-2000

 

 

 

 

4-12

5-15

3

 

12-48

10-25

:; \

 

4S-Soma

20-45

3-4

136

SI T < <ş< style="mso-spacerun:yes">   EMZİRME TEKNtGt

Her anne içgüdüsel bir davranışla, en uygun meme verme durumunu alarak, yavrusunu beslemeye çalışacaktır. Yapay beslenme söz konusu olduğu zaman, sütün yapısından annenin tutuşuna kadar her şey, doğal olarak yapılana benzetilecektir.

Bebeğin BesVnirken Durumu : Bebek annenin kucağında, yarı oturur du­rumda, anne vücudu ile 45'"' lik bir açı yapacak biçimde olmalıdır. Yenido-ğan ve süt çocukları, ister meme ister mama alsınlar, beslenme zamanın­da; ılık bir ortam içinde, altları kuru ve acıkmış olarak bulunmalıdırlar. Yenidoğan, aç değilse sürekli uyumak eğilimindedir. Açlığın en açık be­lirtisi arama refleksidir. Aç bebek memeyi hırsla emer. Yenidoğan be­bekte, öncelikle aranması gereken, emme-arama refleksidir.

Bebeğin yanaklarından birine düzgün bir cisim değdirilirse, meme bağını sına alacağını sanır ve başını o tarafa çevirerek ağzını açar, (Arama Refleksi). Par-mah ağzına konursa emer, (Emme Refleksi). Emme-Arama refleksi, doğumdan baş­layarak G aylık oluncaya kadar normal sayılır, Refleksi olmayan (-ocuklara İv me baslanamaz. Refleksin kaybolması, gene! durum bozuklusu ile beraber olursa; sepsis, menenjit, hipoksi gibi nedenlerden birini gösterebilir. Geç kaybolması, diğer bir deyigle,  'i aydan  sonra da  devam etmesi, intrakraniyal olayları ya da  kortikal

i''Ti gösterir.

İlk 3 aylık .süt çocukları, meme ya da mama alırken bir miktar da hava yutarlar. Onun için, her 5 dakikada bir anne .bebeğini kendi omu-zuaa doğru dik tutarak ve .sırtına hafifçe vurarak, geğirti ile gazını çı­kartmasına yardım eder. Beslenme bittikten sonra bebek, anne kucağında ve sağ yanma yatmış olarak tutulur. Bu durumun yarım saat sürmesi, midenin boşalması:'! sağlar ve regürjifasyonu önler. Yalağa konduktan ■1-10 dakika sonra, bir kez daha gazını çıkartmak yararlı olur. I 15)

Annenin Emzirirken ISmumıı ■ Anneler, yataktan kalkacak durumda ise-er, oturarak meme vermelidirler .Alçak bir koltukta oturabildiği gibi, karyoladan ayaklarını sarkıtıp, bebeğini kucağında tuttuğu taraftaki ayağının altına bir saudaiya ya da tabure koyarak rahat bir biçimde otur­malıdırlar Emzirme öncesi ve sonrası ve balla em; irme sırasında; be-eğini sevmeli, okşamalı ve onunla konuşmalıdır. Anne bir eliyle bebeğini kavramah, diğer elinin işaret ve orta parmakları arasına, aldığı meme başım ve biraz da areoladan olmak üzere, bebeğin ağzına vermelidir. Burnunun tıkanmaması için, elini bu durumda tutmaya emzirme sonu­na kadar devam etmelidir. Nezle nedeniyle tıkanan bebeğin burnuna, serum fizyolojik damlatılarak açılması sağlanır. Doğuştan burnu tıkalı bebek-r, Kulak-Boğaz-Burun Mütehassısına gönderilir.

137

Annenin yatarak meme vermesi tehlikelidir. Anne uyku sırasında. bebeğin Üzerine yüklenerek boğulmasına neden olabilir. (74, 81)

BİR KEZLİK EMZİRME SÜRESİ

Yeterli sütü olan bir annenin bebeği, memeyi tamamen boşaltabil yorsa tek meme ile doyabilir ve genel olarak tek meme yeterli   olabilir.] Doğumdan .sonraki ilk 15 günde ve sütün az olduğu zamanlarda iki me-l meyi emdirmek gerekecektir. Her iki memenin sekresyonu her    Laman] eşil değildir. Bu nedenle her iki memenin düzenli olarak, birbiri ardınca emzirilmesinden yarar umulmaktadır. Normal bir süt çocuğu 15-20 da kikada doymaktadır. îlk 5 dakikada, memedeki sütün %75'i ve 10'uncu dakikada %90 kadarı emilmektedir. Bir memeyi 10 dakika, diğerini 5 da-J kika emen bir süt çocuğu sütün çoğunu almış olur. Emzirmenin   sonuna | doğru sütteki yağ oram yükselmektedir. Bu olaydan da yararlanmak ;. rekmektedir. Genel olarak kabul edildiği gibi, bir memenin 15 dakika. gerinin 5 dakika emdirilmesi, memelerin süt akımını hızlandırmakta ve bebeği ruhsal ve bedensel olarak doyuma ulaştırmaktadır.

ANNE SÜTÜ MİKTARI;

I

Normal bir beslenme ile her annenin yavrusunu besleyecek sütü olur. ilk günler salgılanan kolostrum 10-40 mi kadar olup bebeği doyurmaz. Geçiş sütü 3-4 gün sonra ortaya çıkmaya başlar. Memelerin süt verimi urlar. Anne sütü miktarı günlük değişiklikler göstermekle birlikte, usu­lüne uygun emdirildiği zaman, bir beslenme döneminde 90-200' mi süt çı­kabilmektedir. Günlük süt miktarı, 600-1200 mi arasında değişmektedir. Memeden boşalan sütün % 75'i de 2 saat içinde tekrar dolar. Sütü çok olan anneler, yenidoğan ve 1-2 aylık dönemlerde, bir meme ile bebeklerini do­yurabilirler. O zaman gerekli olan süt miktarı 70-100 mi kadardır. Üç aylık bir süt çocuğunu doyurmak için iki memeyi de emdirmek gerekebilir.

Bir süt çocuğunun anne sütüne ortalama olarak gereksinimi ve süt miktan hesaplanmıştır. Anne sütü 70 kcal/100 mi ve 0-3 ay 115-120 kcal/ Kg/Gün, 4'üncü ay 115 kcal/Kg/Gün olarak kabul edümiştir.

Emzirme Bir kezlik        Bir günlük
Kg
             kcal       sayısı     anne sütü        anne sütü      Düşünceler

Ycımlo;;;ıı>

3.4

390-408

8

70- 73 mi

560-580 mi

3Q gün

4.0

460-480

8

84- 88

670-700

40-50 gün

4.5

520-540

7

105-110

735-770

l'.ll -İlli

5.0

575-600

7

118-123

825-860

90 gün

6.0

690-720

6

164-171

985-1030

120 gün

6.5

750

6

180

1080

Sürekli 2-3 saat arayla

(7 kezde 150 mi) (7 kezden 155 mi)

138

Bu miktarlar, süt çocuğunun büyüme ve gelişmesi için yeterli olmak-Brlikte bu miktarların üzerinde süt veren anneler de çok görülmekte-

JfeterfJ Tine sütü sağlanamazsa kuşkusuz karışık beslenme uygulamasına ge-ektir. Aylar ilerledikçe gereken süt miktarının da artması nedeniyle, ek besin-

desteklemek zorunluluğu daha çok ortaya çıkmaktadır, Üç aylıktan sonra, cm-ı annelerin yansından çoğu, az da olsa karışık beklenmeye geçmekledirler.

NİDOGAJV KAYIP BKBKKl.EKfM BESLENMESİ

Yenidoğan döneminde olan bebeklerin bir kısmı, özellikle doğumdan raki ilk hatta içinde, 2-3 yudum emer emmez hemen, uyurlar. Zayii do-bebekler de böyle yaparlar. "Uyudu" diye bırakılırsa ,bir saate kal­bin ağlayarak uyanırlar. Öncelikle annede, ''sütünün yetmediği" endi

başlar. Bebeğini doyurma çareleri ararken, gereksiz yere karışık eıınıeyc yönelir. Gerçekte bebeğe yetecek kadar süt vardır. En az 10 ika. emme süresi uygulanırsa sorun çözülmüş olur. Bebeğin başını, nün omzuna gelmek üzere dik tutulursa, hem gazı çıkarılmış olur hem-ıcbck uyanır. İkinci haftadan sonra, 20 dakikalık emzirme süresi uy­uma lıdır. Özellikle emmesi zayıf olan bebeklerin emzirme süreleri ılabilir. Doyurulan bebeğin midesinin boşalması, diğer bir deyimle, ması için 2-3 saat bir zaman geçmesi gerekmektedir, iki saat geçtik-sonraki bir zamanda, çocuk ağladığı iamaıı meme verilmelidir.    İki

geçmeden görülen ağlama kesinlikle açlıktan değildir. Su verilir ve r ağlama nedenleri araştırılır.

Yenidoğan zayıf bebeklerden emme gücü zayıf olan, memeyle beslene-mlere karışık ya da yapay beslenme uygulanır.

ANNESÜTÜNl' SÜRDÜRMEK

Çocuğun gereksiniminden çok sütü olan anneler çok azdır. Artan Kni huşa it malıdırlar. Bu yapılmazsa, kısa süre sonra, çok olduğundan Hıkları sütleri kesilecektir.

fenne sütünün sürdürülmesinde, diğer ("aktörlere de gereken önem neiidir. ilk bakışta i faktör görülmektedir, i Meme Sağlığı, 2 — al Etkenler, ■"> - - Yorgunluk, 1 — Anne Beslenmesi.

Meme Nağ.'ığı    Memelerin kendilerinin ve meme başlarının sağlam nsız olması ön  koşuldur. En az günde bir kez, koşullar    uygunsa. neme verme sürecinden önce ve veya  sonra, yıkanmalıdırlar.  Çocu ığzmdan çıkarılan süt kalıntılı meme başı, mikropların    üremesine ygun bir ortamdır. Kısa bir süre sonra mastit gelişebilir. Çocuğun o

139

memeden yoksun kalması olasılığı ortaya çıkar. Tek meme, süt yapımına yarıya düşmesi demektir. Emzirme süresinin gereğinden çok uzatılma» yalancı meme gibi devamlı çocuğun ağıında kalması, yıkanan meme bal hırının iyi kurulanmaması, maserasyona neden olmaktadır. Ağrı varsa gerekli Önlem alınmalıdır. Ağrılı memeyi anne çocuğuna veremez. Ağrı gfl derici pomatlar kullanılabilir. (Pommade Anestol vb. gibi). Alkol ve asa borik kullanılmaz. Aşırı dolgun memeler boşaltılmalıdır. Memeden son™ verilecek bir kaşık suyun, süt çocuğu ağız temizliğine çok yararı olı™ Ayrıca .su gereksinimini karşılamada yardımcı olur.Ağız içi enfeksiy rina, pamukçuk gelişmesine engel olur .

Annenin çamaşırları, terini emecek nitelikte, pamukludan olmalıda Geee ve gündüz uygun bir sutyen kullanılmalı ve günde bir kez değistS rilnıclidir. Meme başına temiz bir tülbent konulması yararlı olur.

;î — Ruhsal Etkenler : Başarılı bir beslenme için, beslenme zamanı, aal ne ve çocuk açısından, her ikisi tarafından, beklenen ve özlenen mutla bir an olmalıdır. Anne için, neş'eli, huzurlu bir ortam yaratılmalıdJ Unutulmamalıdaki süt kesilmesi olayı, insanlarda görülmekte olup, beyiJ le olan ilişkiyi vurgular. Diğer memeli hayvanlarda süt kesilmesi çok seyj rektir. Annenin çevresine üişkin sorunlar, gerilimli . çatışman, aile ortal mı .kendisine ve bebeğine yönelik kuşkular, sütün az almasına ya da kel Bilmesine neden olurlar. Ani bir şok nedeni ile, basit bir karı-koca kavgası ya da gelin-kaynana tartışması sonucu, bazı genç annelerin sütlerinin kel sildiği çok görülmüştür. Süt kesilmesinin en önemli nedenlerinden diğeri de; teknik yanlışlıklar dışında, emzirmeye-karşı kışkırtmaların anneji etkilemesi(67) sonucu, annede oluşan duygusal tepkidir. Annenin bebeği ilişkin kuşkular] çok görülür, ilk günlerde bebeklerin "hiç uyanmıyor' denecek kadar çok uykuları ya da dalgm görünümleri olabüir. Kolost rum'un az olduğu, daha sonra, sütlerinin az olduğu ya da besleyici olma ılıi'i kanısı ile üzülürler. Bazı anneler, çocuklarının çok ağladığından ya di çok kustuğundan yakınırlar. Çok zaman kusma dedikleri, regurjitasyol olup, sindirim şuasında, ağızdan gelen yarı sindirilmiş süttür. Halk ara sında "akıtma" deyimi kullanılır. Fizyolojik bir olaydır. Özellikle ilk do ğumunu yapan annelerin bütün kuşkuları, ilgili hekimlerce giderilmelidir! Annenin mutluluğu, çocuğun da mutluluğu demektir. Trankilizan ilaçla­nıl, chlm-promaâne'in (Largaetil), psikolojik nedenle sütü kesilen annej lcrin sütlerini geri getirdiği görülmüştür.

3 — Yorgunluk : Doğumdan sonra başlayan "Lohusabk Dönemi", 40 gül kabul edilir. Bu dönem sonunda, üretim organları normal durumlarına dö nebilmektedirler. Bu nedenle istirahat ettirilmesi gerekir. Doğumdan son ra bir hafta yatak istirahati kuraldır. Yalnız damar trombozlarına enge

140

mak amacı ile, ikinci günden başlayarak, yatağından kaldırılıp, yormrı-ın gezdirmek ve lohusalık egzersizleri yaptırmak çok yararlı olmaktadır, irk günden sonra ev içi çalışmalarda yorgunluk söz konusu değildir.

  Anne Beslenmesi : Annelerin alacakları besinlerin, kan yoluyla fe-
ıs'a ve süt yoluyla bebeğe etkili olacağı eskidenberi bilinmektedir. Ge­
dere yapılan besinsel öneriler ve bir günlük yemek listesi burada da ge-
•rlidir. Emzikli anneler için zayıflama rejimi söz konusu olamaz. Ayda
5-1 Kg kadar artması önemli değildir. Sonradan düzeltilebüir. Fadadan
5-1 litre kadar sıvı da almalıdır. Memelerde yapılacak sütün ','<. 88-90
»dan sudur. Sütün içinde bulunması gereken, protein, yağ, şeker, vita-

n ve minerallerin, alman besinlerin içinde de bulunması gerekmekte lir. a nedenle- anneye, alacağı besilerle ilgili bilgiler verilmelidir. Dengeli ve »terli bir anne diyeti, bebeğin gelişme ve büyümesini sağlayacak miktar-ı süt oluşumuna elverişli olmalıdır.

ALIŞAN ANNENÎN SÜTÜNÜ SÜKDÜRMEK

Evin dışında bir işte çalışan annelerin sütlerini sürdürmede bazı zor-klar ortaya çıkmaktadır. Bu zorluklardan başlıca 3 tanesi önemli gö­mmektedir. Alınacak önlemlerin bilimsel olduğu kadar pratik olması da reklidir

  Psikolojik Engel : Bütün memelilerde, yavrusundan ayrı kalan anne-
n süt salgısı azalmaktadır. Dışarıda çalışan annenin., öğle  tatili sıra­
da, bebeğini emzirmek olanağı araştırılmalıdır.

       Süt Birikimi : Memelerde süt birikmesi, anne sütünü sürdürmedi1 en
yük engel olarak karşımıza çıkmaktadır. İşe gidecek olan annenin be-

inden ayrılmadan önce ,her iki memesini de iyice emdirmesi ve boşalt­tı yararlı olur. Öğle saatlerinde bebek emdirilemiyorsa, sağılarak altdmalıdır. Sağılarak boşaltılma işlemine, sütlerinin ziyan olduğu duy-suna kapılarak, bütün anneler karşı çıkmaktadırlar. Bazı anneler, gece-' her 4 saatte bir kez kalkarak bebeklerini emzirmektedirler. Bir an­da, çocuğun meme saatleri geceye alınmaktadır. Bunlarda süt kesil-si daha az olmaktadır.

       iş Yerinde Beslenme : Annenin, çalışmış olduğu yerde, yeterince
in ve sıvı alması sütünü olumlu olarak etkileyecektir. îşin ağırlığı, da-
çok kalori almasını gerektirir.

İşten dönen anneler, çocuklarını em:.irmeden önce 10-15 dakika ka-r dinlenmeli, memelerini yıkamalıdır. Bebeklerinin sağlık ve mutlulu-u düşünerek, geverek ve içinden gelerek emzirmelidirlr.

141

ANNE SÜTÜNÜN YETERLİLİĞİ TARTIŞMASI

Bebeğin her memeden önce ve sonra tartılmasıyla aldığı sütü sap nıak, kesin kanıt gibi gürünmektedir. Ama, 24 saat içinde, her bir emzi me sürecinde değişik miktar süt alabileceği unutulmamalıdır. Bu mik genelde, 90 - 200 mi kadardır. Bir çok faktörlere bağlı olarak değişme birlikte, yeterlilik durumunda, çocuğun küo artışı    istenilen düzeyde mak üzere, ortaya çıkacaktır. Çocukların kilo artışları hiçbir zaman düzeyde   değildir.   Azalıp   çoğalmalar   göstermekle   birlikte,   15-30 ortalaması kesin bir fikir verebilir. Kısa aralıklarla, her gün ya da aşırı çocuğu tartarak bir anlam çıkarmak    sakmcalı olur. Tartı, az k aldığı döneme rastlarsa, annede kuşkular ve buna bağlı olarak gelişen s azalmaları beklenebilir. Ayrıca anne .bebeğini daha iyi beslemek, d çok kilo almasını sağlamak amacıyla, iamansız olarak biberonla ek bes" vermek çabasına girer. Anne sütüne en çok gereksinim duyulan ilk üç ■ I içinde, anne sütünün yeterlilik derecesini saptamanın sayısız yararlan va dır.

1    — Uç saat aç kaldıkta sonra, her iki meme 10'ar dakika ya biri 15 diğer 5 dakika olmak üzere, 20 dakikada aldığı süt miktarı 90-2 mi arasında ise, anne sütü yeterli düzeyde olabilir.

2    — Bebek, beslenmeden sonra, 3-4 saatlik bir dönem uyuyor ve y\ terli kilo alıyorsa, mutlu ve neşeli görünüyorsa, anne sütünün yeterli ol duğu söylenebilir1.

3    ■— Annenin memeleri süt saatleri arasında doluyor, bebek meme! emeıken diğer memeden refleks olarak süt akıyorsa, süt salgılanması yen terli olabilir.

4    — Bebek, emmeye başladığı ilk 2 dakika içinde, her meme hareketinden sonra bir yutma hareketi yapıyorsa ,süt salgılanması iyi d mektir. Her 4-5 emme hareketine karşılık bir yutma hareketi,    sütün olduğuna kanıt sayılır.

YETERSİZ BESLENME İŞARETLERİ

Süt çocukları, doğal-yapay-karışık olarak hangi yöntemle besleni beslensin, gösterdikleri "Yetersiz Beslenme" işaretleri ortaktır.

1 AĞLAMAK : Yenidoğan ve süt çocuklarının, çeşitli iç ve dış n denlere karşı ortak tepki gösterisi, ağlama biçimindedir. 0-3 aylık d nemde çok ağlayan süt çocuklarında, öncelikle, açlığı ve yetersiz besle meyi anımsamak gerekir. Süt çocuğu, her iki memeyi tamamen boşalt-

142

masına karşın, kuvvetli olarak ve hırsla emmesini sürdürüyor doyuma ulaşmıyorsa, uyumuyor huysuzlamyorsa ya da en azından 3 saat uyuması gerekirken 1-2 saatte uyanıyorsa, anne sütünün azlığı (Hipogalaksi) dü­şünülmelidir. Annenin memeleri, meme verme tekniği, annenin yaşam ko­şulları, çevre koşulları ,beslenmesi gözden geçirilir. Gerekirse, karışık bes­lenme yöntemi ile eksiklik tamamlanır. En kolay ve basit tamamlama yöntemi; yapay başlenen süt çocuğuna verilmesi gereken bir öğünlük süt miktarının yarısını, memeden sonra vermektir.

Z KİLO ALAMAMAK : Bir ay ya da üst üste iki ay beklenen ağırlık ve boy uzamasını ka:anamamışsa, bunu açıklayacak bir hastalık ya da bir neden bulunamıyorsa, yetersiz beslenme söz konusudur. Çocuğun al­dığı besinler, nitelik ve nicelik yönünden gözden geçirilmelidir. Anne .sü­tünün yeterli miktarda olmaması, 3 aylıktan büyük çocuklar için; sütün çok sulandırılması, ek besinlere başlanmaması ya da besinlerin yeterli miktarda ve kalitede olmaması düşünülmelidir. Bu çocuklar sırt üstü ya­tırıldıkları zaman, karınları çökük, kostaları belirgin olarak görünürler. 3 KABIZLIK : Süt çocuklarının çoğunluğu günde 1-3 kez kaka yap­makla birlikte, 1-2 gün arayla normal kıvamda yapanlar da vardır. Küçük süt çocuklarında, besin ve sıvıların yetersiz oluşuna bağlı olduğu gibi, büyük süt çocuklarında, proteinden zengin, posası az dengesiz bir diyet

nueu da kabızlık ortaya çıkabilir. Bulunduğu aya ya da yaşa göre, bir

tum iılenir.

) Yetıidoğan Döneminde : Kabızlık, daha çok yapay beslenmede görü­lür. Öncelikle beslenme yanlışlıkları ,sonra doğuştan olan anomaliler dü­şünülmelidir. Ano-rektal stenozlar çok görülür. Tuşe rektal ile anlaşılır. Günde iki kez, yağlanmış eldivenli küçük parmakla gevşetilmeye çalışılır. Günlük sıvı miktarı artırılır. Supp, Suppoglycerin akşam 1 kullandır.

b)    iki aylık çocuklarda : Ano-rektal stenoz düzeltilir, süt oranı artırılır, dyorsa 50'inci günden başlayarak meya püresi vermek olanağı var-\ Süt oranı 3/4 - 4/5 yapılır. Günlük Sıvı miktarı artırılır. 2 kahve kaşı-sıvı yağ sütüne eklenebüir.

Üç aylık çocuklarda : Yeterli miktarda tam sütle birlikte, sebze çor­larına alıştırılmış çocuklara, sebze püreleri de verilebilir.  Rektal ste-ala birlikte, anal fissürler de oluşabüir.    Anusde, mukoza ile derinin ine yerinde çatlaklar görülür. Kabızlık başlıca nedendir. Dışkılama ıfnlı olur. Kakanın üzerinde kan bulunabilir.  Tedavide;    Beslenmenin -.İtilmesi, ano- rektal stenozun    düatasyonu,    kakadan önce Pomm. luestol gibi bir pomadla ağrının giderilmesi uygulanır.

b    Bir yaşına kadar çocuklar : Benzer yöntemler uygulanır.

143

e)    Oyun ve Okul çocuklarında: Yeterli beslenme dışında, sebzeli ve mey-valı beslenmeye önem vermek gerekir. Bu çocuklar, sebzeden çok, pilâv -makarna ve köfte gibi kuru sellülozsuz besinleri severler, önce    diyı sonra ilâç

IV İSHAL : Açlık kakası biçimindedir.

ÇOCUĞA  YARAMAYAN ANNE SÜTÜ

Kural olarak, yavrusuna yaramayan anne sütü yoktur. Meme emer­ken ya da emdikten sonra, kusma, kolik, yeşü kaka, ishal gibi olaylardan! bir ya da bir kaçınm ortaya çıktığı görülebilir. Sorumlu aramak gerekir se, temel neden çok zaman çocuktadır. Anne sütü en son akla gelmelidü'. Bazen önemli semptomlar bulunmayabilir. îyi bir anemnez ve çocuğun ka­kasının görülmesiyle tanı konabilir. Çok az da olsa, anne sütünden kuş­kuya düşülen bazı durumlar ortaya çıkmaktadır. Ancak, kısa bir süre anne sütünden ayırmayı gerektirebilirler.

Doğumu İzleyen 1-4 gün arasında, anne sütü almamyle haşlayan, kusma ve ea rılık, av. görüldüğü halde çok söylenen bir durumdur. Burada olay, anne sütünde bu­lunan Pregnan-3-alfa-20 beta-diyol adı verilen, progesteronun steroid metabolitiıi'iı anne sütündeki glukronil transferaz enzimini bloke etmesi ile hiperbilirubunemiye ne­den olduğu kanısı vardır. Bu gün anne sütünde bulunan lipazın açığa çıkardığı yağ asitle) i aracılığı ile glukronil transferaz enziminin inhibe edildiği düşünülmektedir. Anne sütüne 3-4 gün ara vermek yeterlidir. (64)

Anneler, çok kez bebeğin kakasının renk ve biçimine bakarak bazı kuşkulara düşmektedirler. (74)

1 — Kaka, az sulu, yeşil ve günde 5-6 kez az-az ve çok kez de meme emer ken olmaktadır. Çocuk normal küo ve boy uzaması    gösteriyorsak tğîıkb ve mutlu görünüyorsa, memeden kesmeyi gerektirmez.

a i Ağladıkça meme verilen gocuklarda çok görülür. Beslenmenin düzensu-liğindendir. Saatlere göre düzenlenen bir beslenme soru­nu gözer. Yine sürerse çocuk için zararlı sayılmam. Zamaıüa kaybolur.

b) Anne sütünde laktoz manı yüksektir. Çok zaman beslenmesi de düzensizdir. Sindirim bozukluğu oluşarak, yeşil-sulu ve müküslü bir kaka ortaya çıkmaktadır. Meteorizma ve kolik de buluna­bilir. Çok nadir olmakla birlikte, anne sütünde prostoglandinle-rin çok olması nedeniyle buna benzer semptomların ortaya çık­tığı göilenmistir. Annenin, günde 3x0,5 gr aspirin almasiyle dii-zelebileceği ileri sürülmektedir. Çok zaman görülen durumda iae, beslenmenin düzene konulması, durumu düzeltebüir.

144

6   — Ağızdaki ağrı verici hastalıklardan; monaliasis, stomatitis affc za gibi durumlar emmeyi güçleştirirler.

7   — Çoğuz doğumlarda, meme sütü yetmeyeceğinden, kısa zamane ek besinlere başlamak gerekecektir.

8   — Canlı Sabin aşısı ile yapılan aşılamalarda; aşının açken verilme ve 2 saat daha anne sütü verilmemesi, memeden kesmek sayılmamalıdı Anne sütü, antiviral etkisi, klorlu su da antiseptik etkisi nedeni üe 2 sa verilmez.

II — ANNEYE İLİŞKİN ZORUNLULUKLAR:

1   — Meme başı anomalileri en önde gelir. Meme ucu çok büyük ; da çok küçük ya da içeri çökük olabilir. Meme ucuna takılan özel emzi ler bulunamaması durumunda, süt tirilenle çekilerek, hiç olmazsa, yenid ğan döneminde, biberonla bebeğe verilmelidir. Anne sütü periyodik olan boşaltılmazsa kısa zamanda kesilecektir.

2   — Memelerin hastalıklarından; mastitis ve meme başı çatlakk çok görülür. Hızla tedavi edilmelidir. Meme başı çatlakları %10 s Anesthesine, Pomm, Anestol, Pomm. Nüpercainal gibi ağrı dindiricüı memeden 15 dakika önce sürülerek ağrısı giderilir. Ağrıyan memeyi an çocuğuna veremez. Memeden sonra yine sürülür. Temizliğe özen göste lir. Hasta meme ya da memeleri emdirme sayısı azaltüarak, SMA, Lam gibi çocuk mamalarından biri, tedavi sonuna kadar, ince delikli bir bil ronla verilir.

Mastitis'i bir kaç aşamalı düşünmek gerildr.

a)        Memenin bir bölgesi; ağrüı-sert-nodüller durumdadır. Temizliğe özen gı terilerek, uygun bir sutyenle memeler yukarı kaldırılır. Antibiyogram gelinceye kad yüksek doz antibiyotik başlanır (AmpicilUn eap. 5O0 mg. 4x2 veya Penicilline cı 4 saatte 1000 000 Üt + Getamiain Amp 40 mg ÎM, 12 saat ara ile). Meme çocu tam emdirilerek, tamamen boşalması için gereken yapılır.

b)       Memenin bir kaç bölgesi; kırmızı-sıcak-sert-ağrılıdır. Bir bölgeside ola lir. Bir bölge için uygulanan önlemler alınır. Yalnız, çocuğu emzirmenin yaı olduğunu savunanlar kadar, hoş görenler de vardır. Fakat, memelerin periyodik o rak boşaltılmasına karşı çıkan yoktur. 3-4 günlük aüre içinde iyilik sağlanamaz cerrahi girişim gerekir.

 

3   — Annenin; Akut-Kronik kasektizan hastalıklarında, hayatu tehlikede olduğu durumlarda, kesinlikle emzirilmez. Septisemi, Tifo, A larya, Aktif tüberküloz, Kronik nefrit, Lösemi, Diabetes Mellitus vb. gi

4   — Annenin akut ve kısa süreli hastalıklarında, Akut tonsilit, Br> şit, Pnömoni, USYE gibi durumlarda, hızla tedavi edilmeye çalışılır. I

146

ruma göre kısa bir süre emzirilmez ya da meme verilirken maske kullanı­lır. Memeler iyice boşaltılır. Yüksek kalorili besinlerle anne beslenir.

5 — Annenin Ruh ve/veya Sinir hastası olması durumunda; hasta­lık derecesine göre ve ancak aileden birinin gözetimi altında, emzirmesine ve çocuğuna bakmasına izin verilebilir. Konvulsif hastalıklar (Eipüepsi), Ağır nörozlar, Post partum psikozlar, Debilite kesin ve sürekli olarak, em-. rme kontrendikasyonu'dur .

6 — Annenin beslenme bozukluğu, ağır anemi gibi, hastalıklarında [kısa sürede tedavi olanağı yoksa, yapay beslenme koşulları çocuğa tam olarak sağlanabilecekse, memeden kesilebilir.

7 - Annenin herhangi bir hastalık sırasında, almakta olduğu ilâç­ların süte geçmesi nedeni ile çocuk ;.arar görecekse, bir süre yapay besle-taede yarar vardır.

KEMEDEN KESMEYİ GEREKTİRMEYEN DURUMLAR

Anne -sütü ile beslenmeye, yenidoğan'ın hemolitik hastalığı olan (erit-sfcosis fetalis) engel değildir. Anne sütünden gelen antikorlar,   gast-roentestinal sistemde maktive olurlar.

Anne sütü ile çocuk beslenirken, annenin yemden gebe kalması, anne itünden kesmeyi gerektirir ise de, toplum koşullarına göre davranmak da-uygundur. Dördüncü ayın sonuna kadar emzirmeyi sürdürmenin 'bir sa-icası yoktur. Annenin beslenmesine özen gösterilmelidir.

Anne sütü ile beslenirken, aıuıenin adet görmesi .sütten kesmeyi ge-ttirmez, Halk arasındaki sütün bozulduğu yolunda sürdürülen kanı yan-ır. Sinirsel gerginlik nedeni ile sütte azalma olabilir.

 

MEMEDEN KESME TEKNtGf

Ülkemizde, çocukların  1,5-2 yaşma kadar anne sütü almalarına ge-inlemler alınarak, çaba gösterilmelidir. Üzülerek söylemek gerekirki yenin her yerinde, inek sütü bulmak zor ve güvenlikten yoksundur Iternize sütler ve toz sütler pahalı gelmektedir.    Aüenin sosyoekono kültürel durumuna, çocuk-anne-aile arasındaki tutum ve davranışla | göre, anne sütüne gereksinim süresi, çocuk doktoru tarafından saptan lıdır. Çocuk kendi istediği zaman değil, koşullar elverdiği zaman meme-ayrılmalıdır. Onun için, çocuğun memeyi bırakması,    anne sütünün Silmesi gibi problemlere önlem alınmalıdır. Çocuk memeden   kesileceği nan şunlara dikkat edilmelidir:

147

Çocuğa İlişkin Koşullar :

| — Çocuk tam sağlıklı olmalıdır. Anne sütünden kesilecek çocuk­lar, büyüme ve gelişme bakımından normal persentiide, neş'eli, ve canlı ol­malıdırlar. Basit bir hastalık olsa bile ertelenmelidir. 2 — Biberonla beslenmeye alıştırdmalıdır. Meme ile beslenme sıra­sında, günde bir öğün biberonla beslenme eklendiği zaman zorluk olmaz. Günlük biberon sayısı ,aşamalı olarak gittikçe artırılırsa, genellikle me­meden kesilme kolay olur.

8 — Ek besinlere alıştırılmış olmalıdır. Kaç aylık olursa olsun, den­geli bir beslenme sağlayacak kadar ek besinlere alışmış olan çocuklar me­meden kesilebilirler Koyu ve katı besinlere alışmış, çiğnemesini öğren­miş olan çocuklar daha kolay uyum sağlarlar. Bu nedenle, memeden kes­me süresini 6-9 aydan önce düşünmemek gerekir. Birdenbire anne sütün­den kesüerek yapay beslenmeye geçilen süt çocuklarında, beslenme bo­zuklukları ve iştahsızlık ortaya çıkar. Çocuk büyük bir şaşkınlık içine dü­şer. Emniyet duygularım kaybeder. Tüm aile için sıkıntı ve huzursuzluk kaynağı olur.

Çevresel Koşullar :

1    — Mevsim uygun seçilmelidir. Sıcak yaz aylarında, besin madde­lerinin ve mamaların saklanması, buz dolabı olsa bile güçlükler ortaya çıkarır. Serin aylara ertelenmelidir.

2    — Çocuğun bulunduğu ortam uygun olmalıdır. Evde misafir ya da sözü geçerli kişiler bulunmamalıda*. Büyük baba, büyük anne, amca, teyze gibi kimselerin bulunması ve onların olaya karışmaları, annenin dayanma gü­cünü kırar. Çevredeki kişiler, anne ve çocuğun girmiş oldukları zor koşul­ları anlayışla karşılamalıdırlar. Seyahatteyken de memeden kesme girişi­minde bulunulmamalıdır. Beslenme güçlükleri ve huzursuzluk uygulamayı olumsuz yünde etkiler. O biçimde hareket etmelidirki; tekrar anne sütüne dönmek gerekmesin. Memelere acı biber sürmek ya da üzerlerine korku­tucu cisimler koymak çok yanlıştır.

Çocuğun anne sütünden kesilmesi, büimsel ve bilinçli bir biçimde, ya­vaş yavaş yapılmışsa, anne sütü de kendiüğinden azalarak, sorun yarat­maz. Anneye ya da çocuğa ilişkin nedenlerle, anne sütünden birden bire kesümesi zorunluluğu ortaya çıkarsa, memelere süt birikimi ile ilgili problemlerin de ortaya çıkması kaçınılmaz olur. O : aman, süt kesilmesini sağlamak amacıyla; Tabi. Parlodel 2.5 mg, 14 gün süreyle, sabah ve akşam yemeklerinde günde 2X1 adet verüir. (Parlodel = Bromocriptine mezila-te).(49) Süt çok fazla ise, memeler bir bezle sıkıca bağlanır. Buz torbası da uygulanabilir. Memeler şişerse, ılık su ile hafif masaj yapılır. Çok zor­da kalmadıkça sağılmaz ve sulu besinler verilmez.

148

 

KARIŞIK BESLENME

Anne sütünün yetmemesi ya da belli bir aydan sonra anne birlikte diğer sütlerin ve ek besinlerin verilmesi yöntemine "Karışık Bes­lenme" denir. Anne sütünün sürdürülmesi ve bebeğin memeyi unutmaması için gereken önlemler alınmalıdır. Karışık beslenmenin başlıca koşulu, anne sütünü beraber götürmektir .

Gelişmiş ülkelerde anne sütüne verilen önem ve önceliğin çok art1 olması nedeniyle, anne sütünün 6 ay yeterli olduğu ve hiç bir ek besin verilmemesi gerektiği savunulmaktadır. Gerçek şudurki; anne sütünün kesilmemesi ve bebeğin anne sütünü unutmaması koşuluyla, her ek be­sine zamanında başlamak gerekir. Verilecek besin miktarı doyurmak için değil alıştırmak için olacaktır.

Ülkemizin kırsal bölgelerinde.tarla'arda çalışan emzikli annelerin kütlerinde günlük a: almalar olduğu görülmektedir. Sütün tümden kesilme­sine meydan vermemek üzere uyanık olmak gerekir. Şehirlerde çalışan an­neler için de durum aynıda'. Annelerin ça'ışmasma engel olunamayacağı­na göre, ülkemiz süt çocuklarında, olabildiğince erken ek besinlere başla­mak zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Burada doktora önemli görevler düşmektedir. Yalnız anne sütü alan ve ek besinlere alıştırılmayan süt ço­cuklarını, 6 aydan sonra ek besinlere ve katı besinlere alıştırmak oldukça güç olmaktadır.

Karışık beslenmede, göz önüne alınması gerekli bazı nedenler vardır. Anne sütünün yetersiz kalması en önemli ve başlıca nedelerden biridir.

a)        Ferinatal Dönemde: (0-7 gün) : Doğumdan sonraki ilk 3 gün anne­nin memelerine süt gelmesi beklenir. Geldikten sonra da yetersiz kal­dığı görülebilir, ilk 3 gün yalnız ' i 5 dekstroz solusyonuyla ekleme yapılır. Anne sütünü artırma yollan denenir.

b)                 Yenidoğan Döneminde (0-30 gün) : Aııne sütünden başka besin veril­memesi gerekir. Anne sütü gerçekten yetişmiyorsa, SMA ya da La-med eklenir.

c)        İkiz çocuklar ve prematüreler için karışık beslenme gerekir. Düşük Doğum Ağırlıklı bebekler de luzlı büyüme gereksinimi içindedirler. Anne sütü ikiz bebeklere hiçbir zaman yetmeyecektir.

d)        Annenin dışarıda çalışman durumunda, evde çocuğa bakan kimse ta­rafından ek besin uygulanacaktır .

 

Karışık beslenme uygulamasında iki yöntem vardır. (26)

1  — Tamamlama Yöntemi  : Emzirilmekte olan .süt çocuğunda yeter

kalan anne sütünün diğer .sütler ya da. ok besinlerle tamamlanma! dır. Bu miktar, yapay beslenmede kullanılan miktarın ortalama yansa kadar olmalıdır. Bu yöntemin sakıncalı yanı, memeyi zamanla unutn ma olasılığıdır. Her memeden sonra kolayca içilen tatlı bir mamanın] geldiğini anlayan süt çocuğu memeyi bırakabilir. Anne sütünden1 tatlı bir mama kesinlikle verilmemelidir. Sürekli çocuğunun yanında| kalan fakat sütü yetersiz annelerin bu tamamlayıcı yöntemi kullan­maları önerilir.

2  — Değiştirmeli Yöntem : Anne ve inek sütünün nöbetleşe sırayla veril-

mesidir. Emzirme sayısı mama sayısından  daha çok olmalıdır. (I mazsa, anne sütü azalıp kesilebilir. Çalışan annelere bu yöntem öğüt­lenir   İşyerinde bulunduğu saatlerde; İnek sütü, SMA, Lamed gün mamalar kullanılır. Kuşkusuz diğer ek besinler, çocuğun bulunduğu aya paralel olacaktır.

EK BESİNLERE BAŞLAMA

Ek besinlere başlamak için genellikle bir taban ve bir tavan öneril­mektedir. Tabandan önce başlamakta uyumsuzluk, tavandan sonraya kal­makta ise "Büyüme ve Gelişme Geriliği" ne düşmek gibi tehlikeler va> dır.

Ek ve katı besinlere, erken aylarda başlama eğilimi, sütle doymadığı kanısına varılan çocuklarda sık uygulanır. İlk 3 ay içindeki emzirilen süt çocuklarında ek besin olarak; sulandırılmış inek sütü ya da suluca pişi rüen sütlü muhallebi ya da nişasta peltesi sık kullanılır. Sütle pişirilen muhallebiye, halk arasında "Mama" adı verilir. Gerçek mamalar' SMA -Lamed gibi, anne sütüne benzetüerek, süt tozundan yapılan formül ma­malardır. Çocuk için gerekli, protein-karbonhidrat-Yağ-Vitamin-Minerallc--ri kapsarlar. Anne sütü alan 0-3 aylık bebeklerde, gereksiz olarak .süt ya da herhangi bir mamaya başlamak, anne sütünün kesilmesi ya da bebek tarafından unutulmasiyle sonuçlanabilir.

Ek besin için başlama zamanı geldiğinde, bazı süt çocukları katı ulan besinleri kabul etmek istemezler. Öğürme, kusma gibi reaksiyonlarla an­neyi ve bazen tüm aileyi korkuturlar. Anne de "Bulamaç" biçimine soku­lan besinlerle yetinmek zorunda kalır. Halbuki çocuk, püıiiiklüyc ve tuz­luya ahştırılmahdır. Bu çocuklar, bir kaç gün aralıklarla ve kabul ettir­mek yoluyla, gerekli besinlere alıştınlabilir. Yeni bir besin, tüm çocuklar tarafından hemen kabul edilmez. Ortalama olarak; '< style="mso-spacerun:yes">    kolayca

150

alır. %25 hiç almaz %25 yavaş yavaş alıştırılabilir(81) .ilk denemede al­mazsa, 1-2 gün sonra ve çocuk aç olduğu bir sırada, tekrar denenir. Yine almazsa, ]?ir hafta sonraya ertelenir. Bir hafta sonra yine almazsa, bir kaşık sevdiği besinden ,bir kasıkda sevmediğinden verilerek alıştırılır. Süt çocukları, ilk kez aldıkları tuzlu mamayı istemezler. Tuzlu mamaya şe­ker katılarak bu güçlük kaldırılabilir. Tuzluya alıştırmak için en uygun zaman, 90 günden sonradır. Çocuk hiç bir zaman zorlanmamalıdır .Aspire edebilir .

Bazı annelere de .biberonla, bulamaç gibi besinleri vermek kolay geldi­ğinden, bazüarının da zamanı olmadığından, kaşıkla yedirmeye uğraşma-maktadırlar. Bu uğraşı vermek çocuğun yararına olacaktır.

Genel Öneriler :                  ı

1   — Bir kezde. yalnız bir besine başlanır.

2   — Başlanan iki besin arasında en az 2-3 gün ara olmalıdır. Uyum­suzluk ortaya çıkarsa, hangi besine karşı olduğunu ayırmak için zamana gereksinim vardır.

3   — Başlanacak besinden ilk kez küçük bir miktar verilir. Her gün artırüarak, en çok 4 gün sonra bir öğün olarak alabileceği miktara varılır.

4   — îshal-kusma ya da döküntü gibi uyumsuzluk belirtileri görülür­se, 3 hafta sonra tekrar verilir. Uyumsuzluk belirtileri oluşturmayan be sinler sürdürülür.

5   — Katı besinlere, beslenme zamanlarından birinde, meme ya da mamadan önce başlanır. Emzirilmesi sürdürülen süt çocuklarında, 0-6 aylık dönemde, memelerin boşaltılmasının yararı öncelil

6   — Emzü'ilen süt çocuklarında, en geç tavan tarihinde ek ve katı be­sinlere alıştırmak gereklidir. Daha sonra alıştırmak gittikçe zorlaşacaktır. Yapay beslenenlerde ise en kısa zamanda başlamak ve doyuracak miktara ulaşmak gerekir.

 

7   — Besinler, sıcak ya da soğuk değil ılık olmalıdır. Bebekler ılık be­sinleri daha çok severek alırlar.

8   — Hasta çocuklarda, yeni besinlere başlamak gereksizdir. Sevdiği /a da kolayca aldığı besinler ve bol sıvı verilmelidir. Çocukların genellik­le tatlüarı sevmeleri ve istemeleri, proteinlerin verilmemesini gerektirmez. Muhallebi, şekerli yoğurt, yumurta sarısı da eklenmiş şekeri', süt ve ben-zeri besinlerden vermek, amaca uygun düşer.

— Anneler, çocuğun beslenmesi için 20-30 dakikalık bir zaman ayır­malıdırlar. 5-10 dakika içinde midesi doldurulan bir çocuk daha çok hava yutar. Buna bağlı olarak kusmalar ve karın ağrıları görülür