EMZİKLİ ANNENİN BESLENMESİ
EMZİKLİ ANNENİN BESLENMESİ
Emzikli bir annenin salgıladığı süt nedeniyle, normal bir kadının gereksiniminden daha çok enerji, protein, vitamin, mineral ve sıvı almasını gerektirir. Alman besinlerin %80 kadarından yararlanılarak süt üretilmektedir. 60 günlük bir bebek için .günlük enerji gereksinimi 575 kcal ve bunu anne-,
Pratik olarak, gebe anneler için düzenlenen diyete, 200 kcal kadar bir besin eklemek yeterli olacaktır. Bu amaçla; 4 şeker eritilen bir su bardağı süt veya yoğurt ya da 1 su bardağı tatlı limonata ile I dilim yağlı ekmek ya da 2 kibrit kutusu kadar tahin helvası ayrıca vermek eksikliği tamamlar.
Gebelik süresince, ağırlığı artmayan zayıf annelere, gebeler için düzenlenen diyete 400 kcal eklemek gerekir. Bu da, emzikli anneler için eklenen besinin iki katı kadardır.
SÜT ÇOCUĞUNUN SİNDİRİM ÖZELLİKLERİ
Süt çocuğunun besinle ilgili ilk hareketi emmedir. Doğduğu andan başlayarak, emme-nrama-yutma reflekslerinüı olması gerekir. Emme refleksi olmayan çocuğa ağızdan bir şey verilemez. Küçük prematüre, Düşük-Doğum-Ağirhklı, doğum travması gibi nedenlerle emme refleksi oluşmayabilir. Kuvvetli emme hareketleri, mide salgılarını ve peristaltik hareketleri haşlatır. Çocuk yalancı meme emse bile mide salgısı baş'ar. Gavajla beslenen ya da ağzına süt akıtılan büyük delikli biberonlarda besin verilen çocuklarda salgılar geç başlar. Meme ile beslenen çocuk, biberonla beslenene göre 5-10 kat daha çok enerji harcamaktadır. Süt yeterli olduğu sürece her emmeyi bir yutma hareketi izler.
Yenidoğanda az olup çocuğun yaşı ilerledikçe artış gösterir. İlk iki ayda çok az. 2-3 ay arası 6-10 ml/saat, 7 aylık 20-
Ozofagustan Geçiş : Radyolojik araştırmalar göstermiştirki; süt çocuğunun özofagusu, geniş ve tonusü az bir hava boşluğudur. öiofagusun be-îinleri aşağıya indiren peristaltik hareketleri zayıftır. Besinler, hava boşluğunun üst bölümünden duvar boyunca akarak piston gibi aşağıya inerler. Her yutma sırasında bir miktar hava da beraber mideye pompalanır. Kardiya geniş ve sfinkteri gevşektir. Bu nedenle, sindirim sırasında, mideye dolan havayı çıkarmak için oluşan geğirti sırasında, yarı sindirilmiş besinlerin ağzın kenarından akması normal sayılır. Halk arasında bu olaya kusma değil "akıtma" denir.
Mide ve Sindirim : Süt çocuğunun midesinin durumu erişkine göre ayrıcalıklar gösterir. Mide orta çizgide olup, çok kez yukarıdan aşağıya ve soldan sağa doğru eğilmiş, armut biçimindedir. Pilor sağda orta çizgiye yakındır. Mideye sıvı besin verilip radyolojik incelemesi yapıldığı zaman önce midenin hızla genişlediği, verilen opak sıvının büyük kurvaturdan pilora gittiği göılenir. Sıvı besinleri izleyen sürede, mide birden genişler, flasktır. Büyük bir hava kitlesi oluşur. Beslenmenin sonunda, kısa bir duraklamadan sonra özofagustan hava atılır. Mideden havanın çıkma oranına göre, hacminin azaldığı gözlenir. Süt çocuğunda mide kapsamı aylara göre değişir.
0 -14 Gün 60-90 mi
14 - 21 Gün 90
21 - 60 Gün 120 -
60 - 90 Gün 150
90-120 Gün 180-
4-12 Ay 210-
Midenin, sindirim sırasında uyguladığı 3 çeşit hareket vardır.
1 — Peristol Hareketi : Bu işlem, mide duvarının besinleri kavraması, onlar üzerine intibak etmesidir. Süt çocuğunda çok bozuk olan peris-tolik hareketler nedeniyle, mideye inen besinler ani bir düatasyon oluştururlar. Özellikle, hızlı bir beslenme sonunda kusmalar görülecektir. Sıvı besinler verüdiği zaman hava kitlesi daha büyük ve sindirim güçlük içindedir. Yarı katı ve koyu besinlerden sonra mide daha tonik görünür ve besinleri kavrar. Hava kitlesi kolaylıkla atılır. Mideye gelen sütün kazeini ayrıldıktan ve whey protein duedonuma geçtikten sonra, kalanlar mide sıvılarıyla karışarak ve koyulaşarak peristolik hareketleri hızlandırırlar. Süt çocuklarında kusmaların bir kesimi peristolik fonksiyon bozukluğuna bağlanırsa; limonlu süt, sulu süt muhallebisi, süzmelerle karıştırılan sütlerin kullanılış nedenleri, açıklanabüir. Gerçekten de koyulaştırılan besinlerle kusmalar azalmaktadır.
2 — IVristaltizııı : Normal süt çocuklarında, zayıf ama sürekli p< style="mso-spacerun:yes"> hareketler görülmektedir. Midenin boşalmasında, erişkinlerde peristolün, süt çocuklarında peristaltizmin baskın olduğu sanılmaktadır.
3 — Boşalma : Midenin boşalma ritmi, nörohormonal sisteminin dengesine bağlıda-. Değişik uyarılarla, mide kontraksiyonları ve pilorun açılması dengelenmektedir. Midenin boşalmasında dengeli motor güç yanında, soluk aünması sırasında diyafrağmın aşağıya inerek dolu mideye basınç uygulamasınında etkisi olacağı ileri sürülmektedir. Midenin boşalmasının süt ve besinlerin çeşitlerine bağlı olduğu da gözlenmiştir. Hiper-torıik solüsyonlar boşalmayı geciktirmekte, normotonik ve asitli besinler hızlandmnaktadır. Kondanse şekerli sütler 3-3,5 saatte mideden ayrılırlar. Aıme sütü 2 saatte, inek 2,5-3 saatte, asitli sütler. Yoğurt, Yanm yağlı sütler ve homojenize sütlerin inek sütünden daha hızlı mideden ayrıldıkları gözlenmiştir.
ince Karsaklarda .Sindirim Özellikleri :
Duodenuma gelen baryum yemeğinin, .süt çocuklarındaki radyolojik görünümü ve ince bardaklardan geçişi ,büyük çocuk ve erişkinlerden farklı görünmektedir. Baryum yemeğiyle 30 dakika - 6 saat arasında değişen geçiş hızı bulunmuştur. Kimusla oluşacak hızla baryum yemeği arasında fark olabileceği tartışılabilir.
Süt çocuklarında mukus salgılanması çok, yağ sindirimi güçtür. Duodenumda başlayan sindirim, jejunum ie iieumda sürdürülür. Mideden asit pH ile duodenuma geçen kimus nötralize olduğu sürece, pilorun açılmasına olanak tanır. İieumda alkalen ve kalın barsakta yeniden asit olur. Barsakta 3 türlü mekanik hareket vardır. 1 — Tonus değişmeleri, 2 — Pandiiler hareketler, 3 — Peristaltik hareketler. Bu hareketler, besinlerin sindirilmesinde, kimusun çıkışa doğru itilmesinde etken olurlar, Besinlerin sindirimi, çocuklarda da büyüklerde olduğu gibi olup bazı ayrıcalıklar gösterir. Salgı ve enzim yetersizlikleriyle, konjenital malfor-masyonlar, çoeuklardaki sindirim sorunları ve sindirim özelliklerinin baş-lıcalarıdır.
Proteinlerin Sindirimi :
Proteinlerin, ince barsaklarda, emilimden önce, amino asitlere kadar hur zaman parçalanmadığına ve polipeptit biçiminde de emilime uğradı-
110
ıa ilişkin kanıtlar bulunmaktadır. Bu durum önemli allerjik olaylara şlangıç olmaktadır.
Amino asitlerin emiliminin ,ince barsakların üst kısmında aktif trans-3rt biçiminde ve yüksek yoğunlukta bulundukları laman, basit diffuz-3n biçiminde olduğu bilinmektedir. Protein sindiriminde etkili enzimlerin rmal yenidoğanlarda ve DDA bebeklerde normal görev yaptıkları ımekle birlikte, proteolitik güçlerinin, duodenuma ulaşan yeterli dündeki pankreas salgının bulunmasına bağlanmaktadır. Bebeklerin pro-olitik fermentleri, yeni doğan dönemi sonunda en üst düzeye ulaşmakta-10 günlük bir bebeğin 1.95 gr/Kg, 6 aylık bir süt çocuğunun 3.75 r'Kg inek sütü proteinini absorbe edebileceği bildirilmektedir .
Çocuklarda görülen en etkileyici pankreas yetmezliği Örneği, pank-
ıtik kistik fibrozistir. Pankreatik tripsinojeni aktif duruma getiren ve
barsak enzimi olan enterokinaz'm konjenital eksikliği de benzer tablo
şturur. Midede sindirim güçlüğü, hiperperistaltizm ve büyük çocuk-
görülen, katı besinleri iyi çiğnememek alışkanlığı gibi nedenler de
İmemiş proteinlerin dışkıda görülme olasılığını arttırmaktadır.
Karbonhidratların Sindirimi :
Pankreatik amilaz ve tükrükle karışan pişmiş nişasta ve glikojen, orsama %90 oranında maltûîa ve az miktarda izomaltoza dönüşmektedir. Kormal koşullarda .nişastamn bir kısmının sindirime uğramadığı dışkı ıayeneleri ile saptanmaktadır .Genellikle küçük süt çocuklarının kasnıda .bitkisel hücrelerde yer alan, intrasellüler ya da ekstrasellüler ıstanın bulunabüeceği söylenmektedir. Bu durum yetersiz amüaz akti-sinin ve yetersiz sindirimin göstergesi sayılmaktadır. Halbuki, bitki üresinin içindeki nişasta ,sellüloz-hücre zarı nedeniyle smdirilememek-ancak kolonlarda bulunan bakterilerin enzimleriyle açığa çıkmakta, olonda sindirim olanağı bulunmamasından dışkıda nişasta saptanmak.
Polisakkarit sindirimi için çeşitli enzimlere gereksinim vardır. Pank-(eas alfa amüazının duodenumdaki etkinüğinin, 4'üncü aya kadar unlu besinlerin yeterince sindirilemeyeceği anlatmaktadır. Anne sütünden sonra verilecek muhallebinin, ane sütü ami-kzından yararlanarak sindirimi kolaylaştırdığı sanılmaktadır. Çocuk bes-^sünesinde kullanılan yüksek randımanlı unlar, kuru olarak sıcakta kavrulduktan sonra umn süre pişirilirse, nişastanın kolayca hidrolize olduğu jörülmektedir. Bu yöntemle hazırlanan polisakkaritleri, prematüre bebek, de bir ölçüde sindirebildikleri görülmektedir. Çiğ ya da değişikliğe uğratılmamış nişasta tanelerine amilaz çok az etki gösterir. Büyük kıs sindirilmeden kaim barsağa geçer. Fermentasyo nishallerine ve kolan g hırına neden olurlar. Deneyler ve gözlemler, kavrularak pişirilmiş unl rın, 15 günlük bir bebek tarafında sindirilebileceğini göstermektedir. Ni kadarını sindirebildiği sorulabilir. Genel kanı odurki; pankreatik am> laz gelişimi 4-5 ayda ancak tamamlanmaktadır. Bu nedenle, 3 aydan ön unların verilmesine karşı çıkmakta, bir kısmının sindirime uğrama çıkacağı üeri sürülmektedir .
Disakkaritierin sindirilmemiş olarak kakada Fehling ayracıyla sa tanması çok nadir görülmekle birlikte, disakkaridaz eksikliğine kanıt sal yılmalıdır
Maltoz, izomaltoz, früktoz ve laktoz, gibi doğal disakkaritler özel dw sakkaridazları aracılığı ile hidrolize uğrarlar ve monosakkaritlere dönü-) şiirler. Maltoz sindiriminde etkili 4-5 disakkaridaz tanımlanmıştır.
Laktoz'ım hidrolizinden soraralu 2 beta-glikosidaz bildirilmektedir^ Bunlar, intestinal mu'ko: a stoplazmasında ve fırçamsı kenardadırlar. Lak-j taz etkinliği, bir yaşından sonra azalır. Prematüre bebekler, ük 3 gün düşük laktaz etkinliği gösterirler. O zaman diğer disakkaritler (sakkarozj maltoz) kullanılır. Bütün disakkarit enzimleri, ince barsaklarda oldukça eşit. bir düzeyde dağılım ve yaydım gösterirler.
Süt çocuğu beslenmesinde karbonhidrat eklenmesi ,çok kez inek tüne yapılmaktadu-. Eklenmesi gereken karbonhidrat türüne eskiden çok önem verilmekteydi. Bu gün, disakkaritierin kullanımında ayrıma gerek olmadığı, polisakkaritler için (unlar, nişastalar), zamanını beklemenin yararlı olabileceği aniaşdmıştır.
Yağların Sindirimi :
Yaşamın ilk haftasında ve yenidoğan döneminde, yağ emilimi yönünden az da olsa bir düşüklük olduğu savunulmaktadır. Anne sütünde bulunan lipaz önemli görev yüklenir. Bu nedenle anne sütündeki yağlar kolay emilirler. Prematüre bebeklerde tereyağı ile yapılan deneyler, emilimin '', '40-85 arasında değisgenlik gösterdiğini saptamıştır. Prematürelerin bazdan değişik şiddette steatore'ye tutulmuşlardır. Safra tuzlarında görülen sekresyon yetersizliği sonucu oluşan bu olay, bebek büyüdükçe kaybolmuştur. Ayrıca, emilim için, yağların kimyasal yapüarınm da önemli olduğu anlaşılmıştır. Kısa zincirli ve doymamış yağ asitleri daha kolay emümektedir.
Anne sütü ve inek sütünün yağ oranlan '"/< 3.8 olarak kabul edilmektedir .Kolostrum ise %2.9 gr. dır. Buradan esinlenerek, yağ sindirimi ve -milimi için en sağlıklı oranın % 3.8-5 gr. olduğunu söylemek mümkündür. Daha yüksek oranlarda da sağlıklı sindirim olabilmektedir. Her iki ..ete yağ oranlarınm eşit olmasına karşın, yağ asitleri bakımından önemli farklar vardır. Doymamış yağ asitlerinin anne sütünde yüksek oranda bulunması, anne sütünü bitkisel yağlara yaklaştırmaktadır. Bu nedenle, cuk mamalarına bitkisel yağlar eklenmektedir. Yapay beslenmede olan ', aylık süt çocuklarına inek sütünü sulandırarak vermek zorunluluğu vardır. Bu dönemde, sulandırma ile azalan laktoz yoğunluğu, %5 sakka-rozla onarüdığı halde, azalan yağ oranını yükseltmek için bitkisel yağ ek-. nmesini savunanlara tüm hekimler katılmamışlardır. Belki, %3.8 oralına kadar yükseltmek için bir miktar bitkisel yağ eklenebilir. Fakat, annenin aşırı gittiğini bir an için düşünürsek, zararın kârından çok olduğu ortaya çıkacaktır. Yağ içeriği çok olan besinlerin midede çok kalmaları da ^rağ oranını yükseltmek isteyenlerin aleyhine olmuştur. Yağların %3.8 gr sindirimi ve kalorinin %4ü-50 kadarının yağlardan sağlanması, normal bir beslenmeyi oluşturmaktadır. Kaymağı alınan sütlere, sakak sütlerine, bitkisel yağ eklenmesi yararlı olabilir.
Kalın Barsak Sindirimi Özellikleri :
İnce barsaklardan gelen yarı sulu posanın sıvı kısmı kaim barsakta -milir ve kalanı dışarı atılır. Yetişkin kişide, ortalama 400 mi/Gün su emilmektedir. Çocuklarda bu miktar kitlesine oranla daha yüksektir. Total sıvı ve elektrolit emiliminde, ortalama %20 kadarının kolonlar yoluyla yapıldığına inananlar çoğunluktadır. Kolon rezeksiyonlarından sonra anormal iışkı oluşumu, buna kamt olarak gösterilmektedir, ince barsaklarda, Na .•• su emilimi, glukoz emilimi ile kolaylaşmaktadır. Kolonlarda bu olay belirgin değildir. Kolanlardaki Na emiliminî aldesteron artırdığı halde, ileumda anlamlı bir değişme olmadığını yapılan deneyler göstermiştir. Rektuma ulaşan materyel yarı sıvı biçimindedir. Sıvı emilimi olan en son tgan rektumdur. Suppozituvar olarak kullanılan ilâçlar da buradan emil-I -ktedirler. Süt çocuklarında, retansiyon kapasitesinin küçük olması nedeniyle, dışkının hızlı geçmesi sonucu, kaka sulu olarak kalmaktadır.
Gastroentestinal sistem epitel hücrelerinin çıkardığı "mucin"in, koruyucu görevi yanmda, dışkı hareketini kolaylaştırıcı etkisi de vardır. Kaim baı-saklar için her iki etki de önemlidir.
Ileumun son kısmı ile kolonlarda bakteriler bulunmaktadır. Anne sütü alanlarda Lactobacillus Bifidus, inek sütüyle ya da formül mama ile beslenen süt çocuklarında E. Coli florası baskındır.
SÜT SİNDİRİMİ
Süt çocuklarında, süt proteinlerinin sindirimi .erişkinlerden başkadır. Erişkinlerde, süt proteinlerinin asitle çöktürüldüküten sonra, pepsin ile parçalanmasına karşın, süt çocuklarmda serbest mide asidi bulunmaması nedeniyle, öncelikle başka bir madde ile çöktürülmesi gerekmektedir. Kennin : Memeli hayvanların yavrularında, özellikle geviş getiren hayvanların 4'üncü midelerinde bulunan; Rennin, Labferment, Prezür ya da Kimozin adlarından biri ile alman, özel bir proteaz elde edilmiştir. Rennin de pepsin gibi protein yapısında bir fermenttir. Pıhtılaştırıcı etkisi, alka-len ya da nötral ortam gerektirir. Bu ortam, anne sütü için pH = 5, inekj süt için pH =r6-6,5 olmalıdır. Molekül ağırlığı 40 000 kadar olup yapısında tirozin ve kükürtlü amino asitler çok bulunmaktadır. Sütte bulunan; a, fi, t kazeinlerden, a - kazeinde bulunan K - kazein öğesinin rennin etkisiyle ayrılarak sütün çökmesine neden olduğu anlaşılmıştır. (7,24, 26, 41)"
Süt çocuğunun midesine gelen anne ya da inek sütü, rennin etkisiyle pıhtı ve sıvı-kesim olmak üzere iki bölüme ayrılır. Pıhtı oluşumundan son-] ra sütten ayrılan sıvıya; Whey protein ya da Laktoserum adı verilir. İçinde; erimiş tuzlar, kristaloid elementler, NPN bileşikleri, laktoz, im-münglobulinler, laktoferrin, serum albuınin, lyzozyme, a - laktalbumin, 0 - laktoglobulin vardır. Hızla duodenum ve ileuma geçerek sindirilir. Midede kalan pıhtıya parakazein denir. İçinde yağlı maddeler ve sütün suda erimeyen kısımları vardır. Bundan sonra ortamın asit yöne kayarak, pepsinin proteinleri etkileyebilmesi için pH = 1,6-3,2 arasında olması gerekmektedir. İnek sütündeki tampon cisimlerin çokluğu, midedeki asit ortamın oluşumunu güçleştirmektedir .Bu nedenle pepsin etkisi de gecikmektedir. Anne sütü ile beslenenlerde yarım saat içinde maksimal olan total asit oluşumu, inek sütü alanlarda bir saate kadar gecikebilmektedir. Doğal olarak süt çocuğu midesinde serbest HCL bulunmayışı en büyük sorun oluşturur.
Rennin etkisiyle parakateinin çöküş ve pıhtılaşma biçimi; anne sütünde ince flakonlar görüntüsünde, inek sütüde ise kitlesel olmaktadır. Kitlesel çökmelerde pepsin etkisinin gecikmesi, başka bir deyimle; anne sütündeki gibi ince flakonlara pepsin etkisinin hızlı olması, asitli süt, ba-bör ve homojen sütlerle süt çocuğunu besleme eğilimini artırmıştır. Uzun yıllar sindirimin daha kolay olacağı gerekçesiyle, asitlendirilmiş ya da kestirilmiş inek sütü ile besleme, yapüması bu gün eski gücünü kaybetmiştir. Bu besinlerin midede az kalmaları, onların içindeki besin maddelerinden daha çok yararlanıldığını göstermemiştir. Asitli sütler, babör, yarım yağlı toz sütler, homojenize sütler inek sütünden daha hızlı kimus durumuna gelerek duedonuma boşalırlar.
0 Responses to EMZİKLİ ANNENİN BESLENMESİ
Something to say?