NOLMAL SÜT ÇOCUKLAKINDA SU GEREKSİNİMİ

Çocukların su gereksinimleri, kendi vücut büyüklüklerine göre ol­dukça çoktur. Küçük süt çocuklarının su gereksinimlerini, sıvı besinler almaları nedeniyle, sıvı gereksinimi olarak değerlendirmek gerekir .Süt çocukluğu dönemi içinde su gereksinimi 140-180 ml/Kg/Gün olarak belir­lenmektedir. 18 yaşında 50 ml/Kg/Gün olarak aıalır.

Süt çocuklarının yüksek oranda su almalaruun bir çok nedenleri vardır.

1  — Süt    çocuklarında günlük su alış-verişi, tüm vücut    suyunun
I %10'una yaklaşacak kadar yüksek düzeydedir.

2  — Süt çocuklarının hızla büyüyüp gelişen bir yapısı vardır. Bu ne­
denle süt çocuğunun 100-120 kcal/Kg/Gün gibi yüksek oranda enerji alma-

i   sı gerekmektedir. Yüksek oranda enerji alımı, yüksek oranda su almması-!   m gerektirir.

3  — Süt çocuklarının büyüme ve gelişme döneminde olmaları nede-
I   niyle B. Metabolizmaları yüksektir. B.M koşullarında, minimum organsal

93


işlevleri vo termoregülasyonu sürdürürken, önemli bir miktar suyu renal ve insansibl yollarla vücuttan atmak zorunda, kalır. B.M'yı etkileyen; re­nal olgunluktu gerilik, vücut yüzeyinin, yüksek oranda olması, çevre ko­şulları gibi etkenler, tümden süt çocuğu aleyhine çalışır.

4    — Böbrekler, 3-4 aylık oluncaya kadar, yalnız düüsyon gücüyle solutleri atarlar. Daha sonra konsantrasyon, gücü artarak, sıvılardan al­dığı suyu ekonomik olarak kullanabilir.

5    — Vücut yüzeyi, ağırlığına oranla daha çoktur. Oksijen gereksi­niminin çokluğu nedeniyle de solunum sayısı yüksektir. Çevresel koşullar­da oluşan sıcak artması nem azalması gibi değişikliklerden büyük ölçüde etkilenir. Hastalık, ateş yükselmesi, ishal benzeri olaylar su gereksinimi­ni çok artırır.

6    — Kişisel ayrıcalıkları her zaman anımsamak gerekir.

Su gereksinimi saptanmasında en doğru ölçek anne sütüdür. Emziri­len küçük süt çocukları anne sütünden aldıkları su ile, başka hiçbir sıvı ve su almadan, sağlıklı olarak büyüyebilmektedirler. Yalnız emzirilerek, hiçbir ek besin ve su almadan 10'uncu aya kadar beslenen, %50 persen-tü'e uyan çocuklar nadiren de olsa görülmektedir. Bu olgulardan, günlük anne sütünün 1500 mi kadar olduğu söylenebilir. Buradan şu sonucu çı­karmak olanağı vardır. Süt çocukluğu döneminde .kalori olarak yeterli miktarda anne sütü miktarı, su gereksinimine eşit olmak gerekir. Hüma-nize sütler, hayvan sütleri, muhallebi, meyve sularında da su vardır. Anne sütünün ve inek sütünün % 88-90 kadarı su olduğuna göre, anne sütünün %90 kadarı su gereksinimine eşit sayılır. Klasik kitaplar ve diğer yayın­lardaki çizelgeler de bu varsayımı desteklemektedir. (88)

Doğa! beslenmede olan süt çocuklarının ilk 90-120 günleri, çok az bir meyve suyu dışında anne sütüne dayanır. Anne sütünün çokluğuna bağlı olarak bu süre 6 ay olabilmektedir. 6 aydan sonra anne sütü çok zaman azalmakta, bu nedenle çocuklara verilen ek besinler ve su da art­maktadır.

Yapay beslenen süt çocuklarında; ilk 3 ayda beslenme, hümanize süt ve hayvan sütlerine dayanmaktadır. Anne sütü kadar miktarda, sulandı­rılmış ve şeker eklenmiş hayvan sütleri ya da hümanize sütler verilmek­tedir. Daha sonra, anne sütünün %ffll kadar su hesaplanabilir. Çok ge­lirse çocuk almaz ve kendisini ayarlar .

94


Ortalama Sıvı ya âa 9ttt Gereksinimi
Günler
                                     ml/Kg/Gtin

 

l'inci gün

60.   90

2'iııci gün

90-120

3'üncü gün

120 - 140

4'üncü gün ve sonrası

140 - 180

SÜT ÇOCUKLARINDA ORTALAMA  SIVI  GEREKSİNİMİ SINIRLARI

 

Yaş

Kg

kcal/GUn

nü/Gün

ml/Kg/Gttn

Y. doğan

3.1

390-408

560- 580

175

30 gün

4.0

460-480

670- 700

175

40-50 gün

4.5

520-540

735- 770

175

60 gün

5.0

575-600

825- 860

175

90 gün

6.0

690-720

985-1030

175

120  gün

6.5

750

1021-1080

165

5 ay

7.0

805

1035-1150

165

6 ay

8.0

880

1130-1280

160

7 ay

8.5

935

1280-1330

155

8 ay

9.0

990

1270-1415

155

9   ay

9.5

1000

1280-1430

150

10-11 ay

».5

1000

1280-1430

150

12 ay

10.0

1000

1400-1450

140

 

10.5

1050

1400-1450

140


GEBELİKTE BESLENME


Gebelikte anne beslenmesi, çocuk beslenmesiyle ayrılmaz bir bütün-ür. Anne ile fetus arasmdaki ilişkileri plasenta yürütür. Plasenta; uterus inde, ortalama olarak 500 gr ağırlıkta, 20 cm kadar çapta ve 2 cm ka-kalınlıkta bir organdır. Fetus için öncelikle akciğer görevi yapar. Beslenme, metabolik artıkların taşmması, zararlı maddelerin temizlenme­si, hastalık etkenleri ve immun cisimlere karşı durum almada, bebeğin ya­rarına seçmeli bir geçirgenlik gösterir.

Oksijen, CQs, H»0, Üre, anne-bebek arasında, basit diffüzyonla iki .önlü olarak geçer. Anne vücudunda oluşan; İnsülin, tiroksin, Östrojen re progesteron gibi hormonlar, kolesterol, bilürübin gibi maddeler, anne-|re kıyasla daha düşük yoğunlukta bulunurlar. Ayrıca .insülin, tiroksin, lürrenal hormonları, 3'üncü aydan sonra bebekte yapılmaya başlar. Pla-(pntanın baraj görevi yaptığı maddeler de vardır. Immünglobulinlerden


İg M ve İg A gibi bir kısmı, bazı virüs ve bakteriler, tireostümülan ho mon, büyüme hormonu, nükleik asit ve nötral yağları geçirmez.

Beslenme yönünden; anne kanındaki, amino asitler, glükoz, yağ a~: leri, vitaminler, mineraller gibi besinsel öğelerin bir kısım, yüksek yok­lukta .aktif olarak fetus' ageçerler. Fetus, hiçbir zaman anne için pa değildir. Ancak, "Annenin aldığı besinler ortaklaşa kullanılıyor" deri bilir. Bu «edenle, annenin yetersiz beslenmesi fetüse olduğu gibi yans

5Teterli olmayan bir anne beslenmesinden sonra doğan çocukla yarısında kötü beslenmenin sonuçları izlenebilir. Geri kalan yarısın orta derecede iyi çocuklar Ue daha iyice çocuklara rastlamak olanağı v dır. Zekâ gerilikleri çok görülmektedir.

Anne beslenmesi yeterli olmayan bebeklerde, istenmeyen diğer ol lar da şunlardır.

1. —   Prematüre ya da Düşük-Doğum-Ağırlıklı çocuklar,

2    — ölü doğum ya da neonatal ölümler,

3    — Konjenital mal formasyonlar.

GEBELİKTE YETERLİ BESLENME

Gebelerin, iki canlı oldukları varsayımıyla »ki kat yedir ibneleri, yan­lış bir düşüncedir. Gebelerin aktivitelerimn azalması nedeniyle, son üç ayda gereksinim artma %20 den çok olmaz. Bazal metabolizma artımı da | % 20 kadardır .Tüm gebelik süresince, 280 gün için ortalama, 280 kcal.' Gün eklemenin yeterli olacağmı savunanlar vardır. Bu gün.. İlk 3 ay 150 kcal/Gün, 3-9 aylar için 350 kcal/Gün olarak düşünülmektedir-.

Kg            kcal              M jul         Prote.            Folikas.                   Fe

2200

9.2

gt

200

meg

10-20 mg

4-360

i ;.

38

g>'

400

meg

20-48 mg

- 550

t 2.3

46

gT

300

meg

20-48 mg

ıCrlçkin Kadın            55

Gebelik (4-Ö ay) 65 Kmzirme (0-6 ay) 65 (FAO.DST uzman raporu, Roma  1972'den alınmıştır).

Gebelik süresince, 7-9 Kg dan çok vücut ağırlığı artmaması gerekli­dir ve genellikle 12-13 Kg kadar artış olabilmektedir. Pratik olarak, ayda 1 Kg dan çok artmaması öğütlenir. Bazı anne adayları, ev isleri, çocukla­rın bakımı ,ev dışında çalışma zorunluluğu gibi nedenlerle kilo alamama eğilimi gösterirler. Gebelikle birlikte istirahate çeküenlerde de şişmanla­ma eğilimi görülür. Şişman gebeler, diyabetik olmasalar büe, iri bebek doğurma olasılıkları ve gebelik hipertansiyonuna tutulma şansları yük­sektir, îri bebeklerde perinatal ölümler çok görülmektedir .Ortalama 12.5

96


Kg annenin ağırlık artışında; 4.750 Kg fetus, plasenta ve sıvı artısına kar­şılık. 4.0 Kg vücut yağı artışı görülmektedir.

Gebe için özel bir diyet yerine, gebe olmayan bir kadının normal bes­lenmesinden biraz artış yapmak yeterlidir. Bu artışlar için verilen öğüt­ler, ailenin ekonomik durumuna uygun düşmelidir.

Gebelerin protein alımı, anne ve fetus için çok önem verilmesi gere­ken bir konudur. Zamanında doğan bir yenidoğanda ortalama olarak 900 -1000 gr kadaı- protein birikmektedir. Bu duruma göre; 3-9 ay arasında 5 gr/Gün protein .anneden bebeğe geçmektedir. Gebelerin protein gereksi­nimi, 38 gramın altına düşmemek koşuluyla, 1 gr/Kg/Gün + 15-20 gr ör­nek protein olarak hesaplanabilir. Pratik olarak; normal bir kadın bes­lenmesi üzerine, 1/2 Kg süt ya da yoğurt, yarım çay bardağı kadar çöke­lek ya da beyaz peynir, bir porsiyon (100 gr) et ya da sakatat (paça dı­şında) ya da balık, günlük yemeklistesine eklenerek protein gereksinimi karşılanmış olur. Bitkisel proteinler daha çok kullanılıyorsa; bulgur ve diğer buğday ürünlerine, baklagiller eklenmelidir. Fındık, ceviz ve yer batığı gibi bitkisel proteinler de kullanılabilir. Bitkisel porteinlere hay­vansal protein karıştırmakla değerleri artmaktadır. Haftada bir kaç kez, süt-yoğurt-yıımurta, sakatat, et, balık gibi hayvansal proteinlerin kulla­nılması yararlı olur. Kırsal kesimde; Baklagiller pişirilirken (kuru fasul-

uohut, mercimek), her bir tabak, yemeğe bir kaşık düşecek kadar, kıyma ya da kavuuna konulması gereksinimin karşılanmasında etkili )lur.

Normal bir beslenme için alınacak kalorinin; %15 protein, %25-35 ağ, % 55-60 karbonhidrat olması gerekmektedir.

4-9 aylık gebe, 2550 kcal alması gereklidir.

tein              %lf>            380 kcal              95 gr        (En az 40 gr hayvansal)

ag                   %25             640 kcal              80 gr        (Bin az   %20)

H.                  %60          1530 kcal            385 gr

Kullanılacak yağlar; tereyağı, zeytin ve çiçek yağları olarak seçil-elidir. Kepekli ekmek tercih edilmelidir. Sebzeler, az su ile pişirilmeli ve yu aühnamalıdır. Salata olarak, her türlü mevsimlik yiyecekler, iste-uygun hazırlanmalıdır.

Bu liste bir fikir vermek üzere, örnek olarak hazırlanmıştır. Burada /azılmayan daha bir çok yemek vardır. Baklagiller, bulgurlu yemekler, tatlılar, pastalar, börekler ye daha bir çokları, ölçüyü kaçırmadan hepsin­den yiyebilir.



GEBELİKTE BÎR GÜNLÜK ÖRNEK YEMEK  LİSTESİ

 

Kahvaltı

 

 

 

 

Saat 7-8

 

 

 

 

 

 

gr

kcal

gr. Profceüı

 

1 Su bardağı süt

200

140

7.0

 

3 adet şeker

15

60

 

1 adet yumurta (katı-rafadan)

45

80

6.5

 

2 dilim beyaz ekmek

100

245

7.9

Öğle yemeği

 

 

 

 

Saat   12-13

 

 

 

 

 

1 Porsiyon babk

100

150

19.0

 

1 Parsiyon Pilav (Bulgur)

100

270

1.0

 

1 Pors. Yeşil sebze yemeği

200

240

2.5

 

1 adet Elma  (Portakal vb.)

70

60

 

2 dilim ekmek

100

245

7.9

 

1 Por. Salata

   

İkindi kahvaltısı

 

 

 

Saat 16-17

 

 

 

 

 

1 Su bardağı süt

200

140

7.0

 

3 adet şeker

15

60

 

Peynir   (Kibrit kutusu kadar)

25

100

5.0

 

2 adet bisküi

15

60

Akşam  Yemeği

 

 

 

Saat  20-21

 

 

 

 

 

1 Çorba (Şehriye, Pirinç vb)

200

100

 

1 Porsi. Et (Kavurma-Balık)

100

240

19.0

 

1 dilim ekmek (Beyaz, kepekli)

50

120

4.0

 

1 Porsiyon sebze yemeği

200

240

2.5

 

1 kaşık kepek




Normal beslenmede olduğu gibi, gebelikteki beslenmede de yalnız, ka-lori-protein gereksiniminin karşılanmasiyle yetinilemez. Yağlar ve kar­bonhidratların dengede olması, vitamin ve minerallerin yeterince alıma-sı gerekir. Normal bir beslenmede, ayrıca ilâç olarak vitamin ve mineral verilmesini düşünmemek gerekirse de, beslenmesi kuşkulu gebelere, tüm vitamin ve mineralleri içeren preparatlardan vermek yararlı olur. Genel­likle gebelerin çoğunda, psikolojik etkenlerin kamçıladığı, "Aş yerme" kaprisleri denilen sıkıntılar ortaya çıkar. Gebe besinlerin bir kısmma karşı çıkılabilir. Burada da vitamin ve mineral içeren preparatları kul­lanmak gerekir. Genelde en çok sorun çıkaranlar; demir, kalsiyum ve fo-lik asit ile piridoksin (Be) dir.



»emir : Bebek 300-500 mg demir deposuyla dünyaya gelmelidir. Anemik

ün bebeği, daha az demir deposuyla doğacak ve daha çabuk demir

uliği anemisine tutulacaktır. Yalnız çok doğum yapanlarda değil, tüm

kadınlar arasında da demir eksikliği anemisi yaygındır. Bu   görüş,

■elişmiş ülkelerin kadınlarını da kapsar. Pratik olarak, 4'üncü    gebelik

iyin dan başlayarak, 70-80 mg/ Gün elementer demir alacak biçimde bir

preparatı vermek, günlük gereksinimi karşıladığı gibi demir depo-

jruıı da dolduracaktır. (Ferrum Hausmann draje = 40 mg Fe elementer,

fcrro Sanol draje — 40 mg Fe* ', 20 damlası 30 mg Fe1 ' ).

uisiyum : Bebek 30 gr kadar kalsiyumu kemiklerine depo ederek dün-gelir. Annelerin günlük kalsiyum gereksinimi, gebeliğin ük yarısın-£ 500 mg/Gün, ikinci yarısında 1000 mg/Gündür. Günde 1/2 Kg süt ya la yoğurt alan bir gebeye ayrıca kalsiyum verilmesi gerekmez. Gerekli plsiyumu almazsa .fetus bunu, anne kemik ve dişlerinden çeker. Diş çü-Ikleri kolayca oluşabilir.

Mlk Asit : Çok sık eksikliğine rastlanır. 4'ücü aydan başlayarak 300-

00  mcg/Gün. koruyucu olarak verilmesi önerilmektedir.

İriıloksin : Gebelikte B,; vit. gereksinimi artmıştır. Koruyucu olarak 10 tg Gün fazladan verilmesi önerilmektedir.,

 GELİKTE SAĞLIK ÖNERİLERİ

  Yemeklerin, 4'üncü aydan sonra ,günde 4 öğün olarak düzenlenme-

1 daha sağlıklı olur. Yemek saatleri muntazam olmalıdır. Yemekler ne
manlatacak kadar çok, ne de zayıflayacak kadar az olmalıdır. Ayda
 az bir kez tartılarak durura kontrol edilmelidir. Lokmalar iyice çiğnerek hamur haline getirildikten sonra yutulmahdır. Böylece, sindirim ilaylaşımş ve hava yutulması önlenmiş olur.

Su, yemeklerde bir bardak ve yemekten iki saat sonra bir bardak İlebilir. Günde 3 su bardağı açık çay ya da ıhlamur ya da meyve suyu normaldir. Ayrıca sıvı kısıtlaması gerektirecek bir durum yoksa istediği adar içebilir. Süt .içecek değil bir besindir, tçki kesinlikle yasaktır. Şi­ara içilmemelidir.

  KabızSık; çok zaman ortaya çıkar. Kesinlikle önlem alınmalıdır. İlâç
allanmak yerine; kepek .kepekli ekmek, sebze ve meyvalarla önlenebilir,
jjrıca; 1 — Her sabah kalkınca 10-15 dakikalık bir zaman defekasyon
in ayrılmalıdır. 2 — Zorda kalınırsa, arada bir olmak koşuluyla akşam
artarken 1 kaşık Sokol ya da bir bardak limonataya 1 kaşık gliserin ka­
larak içilebilir. Bazılarına, sabahleyin aç karma 1 bardak su yararlı olur.

99


i — Gebeliğin son 3 ayında heınoroid görülebilir. Gerekli önlem ahnm ve tedavi edilmelidir.

5   — Jimnastik hareketten, küçük yürüyüşler ve ev işleri karın kaslar güçlendirmede yararlıdır. Kabızlığa da engel olur ve doğumu da kolayl tırır. Ağır sporlar; ata binmek ,kayak-ski, kürek, uzun atlama vb. yasak] lanır. Yavaş yürüyüşler, varislerin oluşmasına engel olur.

6   — Uyku; Gece 8-10 saat ve gündüz öğle yemeğinden sonra 1 saat o lıdır.

7   — Yatak: sert olmalıdır. Gebeliğin son 3 ayında seks yapılırken il hareket edilmesinde yarar vardır, itiyadı düşük yapmış olanlara, ilk ayda ve son 3 ayda seks yasaklanmasını önerenler bulunmaktadır.

8   — Diş ve ağız bakımı: yemeklerden sonra ve gece yatarken dişler i'ırç Lanmalıdır. Üçüncü aydan sonra, bir Diş Tabibine göstermekte yarar va dır.

9   —Memeler: süt salgüayacak biçimde gelişir ve büyürler. Sutyen kullan-| malıdır. Memelerinin uçları küçük ya da anormal olanlar dikeltilmelidirJ

 

10   — Anne sütünün yararları anlatılmalıdır. Çocuk beslenmesi konusuna da bilgi verilmeli, bebeğini emzirerek büyütmesi sağlanmalıdır.

11        — İlâç ku&anınıı: Doktora danışmadan üâç alınmamalıdır.

GEBELİKTE ANTİBİYOTİKLER

Gebelik sırasında, gerek anneler ve gerekse doktorlar ilâç kullanı­mından olabildiğince kaçınmaktadırlar. Doktorlar tarafından en çok kul­lanılan ilâçlar, antibiyotiklerdir. Intrauterin enfeksiyonların önlenmesi, üs^ solunum yollan enfeksiyonları ve genitoüriner enfeksiyonlarda kullanmak zonınluluğu ortaya çıkmaktadır. Gebelik sırasında kullanılacak antibiyo­tiğin hastalığa etkisiyle birlikte, plasentadan geçişi, kordon kanı ve amni-yotik sıvıda oluşturduğu yoğunluk önem kazanmaktadır. Kullanılan an­tibiyotiğin özelliklerine .genellikle yağda erime, iyonizasyon, molekül ağır­lığı gibi niteliklerine, ayrıca plasental kan akımı ve gebeük zamanı gibi koşullara bağlı olarak, passif ya da aktif olarak fetusa geçerler. Fetus /Anne serum yoğunluğu oranı ne kadar yüksek olursa, Uâcm plasentayı geçmesi o kadar çok olacaktır. (6)

Antibiyotiklerin plasentayı geçme oranları değişik bulunmaktadır. Gebelik sırasında antibiyotik kullanmak gerekirse, antibiyogram yapıl­ması, saptanan antibiyotiğin plasentayı aşma derecesi ve fetusde oluş-turabielceği "istenmeyen etkiler" göz önüne alınmalıdır.

100


Antibiyotik Adı                                      Fetus/Aune serumu

Penicillin G                                            ';   50 -100

Ampicülin

Methicillin

Chloramphenicol

■ulfonamid

Tetracyclin'ler

Nitrofurantoin

LAminoglycosid'ler                                % 50

Streptomycin

Gentamycin

Kanamycin
ptacillin
                                                  % 10-15

Nafcillin Cephalosporin jClindamyein

stirnethate
Eriythromycin
                                        ' •   0-10

Dicloxacillin

Eulfonamidler : Fetüse zararlı etkileri gözlenmemiştir. Uzun etkili sulfo-jnamidlerin, bilirubin-albumin bağlantısını etkilemeleri nedeniyle kernik-■erus oluşmasına yol açacakları düşüncesiyle, yenidoğan'a ve doğuma kakın dönemde anneye verilmesi sakıncalı görünmektedir. Eritrosit ıG-6-PD eksikliği o!anlarda da hemolize neden olmaktadırlar.

İChloramphenicol : Plasentayı kolay geçer. Doğum öncesi anneye verilmez. BTenidoğan'da "Gray sendromu" na neden olabilir. Zorda kabnırsa düşük boz kullanılması önerilir.

TetracycÜn'ler : Bütün tetrasiklinler için aynı yasaklar ve bulgular geçerldir. Gebeliğin ilk 3 ayında kullananlarda, el-kol anomalilerine rastlanmış­tır. Gebelikte alman tetrasiklin, diş maJformasyonlarına, mine hipoplazi-lerine ve dişlerin ömür boyu sarı renkte kalmalarına neden olabilirler. Annenin idiyopatik-yağlı-karaciğer sendromuna yakalanmasına ve fetüs -anne ölümüne yol açtıkları gözlenmiştir. Prometüre bebeklerde kullanılır­sa, iskelet büyümesini geri bırakır.

Kitrofurantoin : Plasentayı kolay geçer ve yenidoğanda hemoliz yapabilir. jninoglycosid'ler : İdrarda değişmeden atılmaktadırlar. Tüberküloz teda­visi sırasında alman streptomisin, 8'inci sinirde yan etkiyle sağırlık oluş-ürabilir. Kanamisin ve gentamisimn böyle bir yan etkisi gösterilememiş-

101


tir ve vestibüler bir bozuklukta gözlenmemiştir. îlk 3 ayda kullanılan geni tamisinin, fötal beyinde kötü etki oluşturduğu görülmüştür.

GEBELER İÇİN ÇOCUK BESLENMESİ ÖNERİLERİ

Gebeliği kesinleşerek, doğurmaya karar veren anne adayına, öncelik! le anne sütüyle çocuğun beslenmesi önerilmeli, anne ve çocuk için yarar-J lan anlatılmalıdır.

Her anne adayı, doğacak çocuğun kendisinin sütüyle beslenmesi g< style="letter-spacing:.9pt">şiltlerinin kesilmesini sağlamaktadırlar. Doktorların yapay beslenmeyi istemediklerini bildik lerinden, kendilerini haklı çıkaracak nedenler sıralamaktadırlar. Memede sütün az olması (Hipogalaksi) ya d?, olmaması (Agalaksi), çok nadir gö­rülen olaylardandır. Emzirmenin yararları hem anne yönünden hem de bebek yönünden anlatıldıktan sonra, ekonomik yönü de vurgulanmalıdır. Emzirme, anne için bir kölelik değil, bir zevk olmalıdır. Süt gelmemesi ya da az gelmesi durumunda alınacak önlemler vardır.

BESLENME - BEYİN GELİŞİMİ İLİŞKİSİ

İnsan organizmasının bütün fonksiyonlarını düzenleme görevi sinir sistemine verilmiştir. Bu sisteme yoksulluk göstermemek ve çektirmemek amacı ile hiç bir organ ve sisteme gösterilmeyen kolaylıklar ve ayrıcalık­lar tanınmıştır. En kötü koşulları ve yoklukları en az zararla ya da hiç za­rar görmeden atlatması sağlanmıştır.

Temel maddelerin kısıtlı olarak alındıkları ya da metabolizmadaki kn surları nedeniyle kullanılamadıkları koşullarda, vücut doku ve sistemle­rinde yapısal ya da fonksiyonel kusurlar ortaya çıkmaktadır. Beyin geliş­mesinin ve hücre diferansiyasyonunun hızlı olduğu dönemlerde   meydana

102


gelen beslenme yetersizliklerinde, SSS büyümesinde gerilik olabileceği dü­şüncesi eskiden beri taraftar bulmaktadır. Özellikle PEM'de zekâ gelişimi­nin olumsuz yönde etkilendiği bir gerçektir.

tntrauterin dönemde; en hızlı büyüyen bir organ olan beyin dokusu, doğuma ya­kın dönemde diferansiyasyonunu tamamlamak üzeredir. Doğumdan sonra, beynin be­lirli bölgelerinde, hücrelerin göçü ve olgunluğa doğru farklılaşması kısa bir zaman daha sürmektedir. Bu dönemde hücre sayısının artması, hücrelerin büyümesi, dendirlt ilişkilerinin olgunlaşması gibi anatomik gelişmeler vardır. (88) Beynin değişik bölge­lerinde, değişik görevler alacak hücre toplulukları oluşmaktadır. Bunların biyoelek-triksel ve biyokimyasal olgunluğa erişmeleri anatomik evrimleriyle paraleldir. Ana­tomik evrim, histolojik ve fonksiyonel evrimi de birlikte getirecektir. Ama, her fonk­siyon için, organizmanın kendi yaşamı gereği, gereksinimlerine uygun bir düzenle­meye ve bir zamana gerek vardır. Beyin ve dolayısiylc SSS olgunlaşmasında da, Önem­li kritik dönemler bulunmaktadır.

Hamileliğin, ilk 3 ayında, aksonların bir yarım küreden diğerine çaprazlama geç­tikleri Corpus Callosum ilk kez belirir. Corpus Calİ03um'un esas oluşumu 5'inci ay­da tamamlanır. SerebraJ korteksin yüzeyi kıvrımlar göstermeye başlar. Son 3 ayda, (loğuma kadar olan dönem içinde, aerebral sulkuslar ve giruslar açıkça belirir. Za­manında doğan bir çocukun beyni, erlşklnd'. bulunan bütün nöronları içerir. Ama ağır­lığı üçte biri kadardır. Doğum sonu ağırlık artmasında aksonların ve dendiritlerln her ikisinin, subkortikal beyaz cevherin miyelinizasyonu ile glia hücrelerinin artışı­nın payı vardır. Subkortikal beyaz cevher miyelinizasyomı ve kort ika! nöronların dendiritik dallarının gelişmesi, çoğunlukla doğum sonu olaylardır. Yenidoğan bey­ninin subkortikal beyaz cevherinde miyelin az bulunmaktadır. Dokuz aylığın bey­ninde, oldukça çok miyelin vardır. Öncelikle, vtsüel, somatosansoriyel ve motor alan­da çoğalmıştır. İlk olarak EEG aktivitevi 5'inci ayfla   ortaya  çıkmaktadır,

Yapılan gözlemler ve hayvan deneyleri sonunda; SSS gelişmesi için, temel ve yardımcı maddelere en çok gereksinim duyulduğu dönemler bu­lunduğu anlaşılmaktadır. Geçirilen beslenme bozukluklarının oluşturduk­ları SSS gelişme geriliği özetlenirse:

1    — tntrauterin hayatın son üç ayı ile yenidoğan dönemi en önemli dönem olarak görünmektedir. întrauterin hayatın 28'inci haftasından ön­ce olan dönemde, beslenme gereksinimi, kendi kitlesinin küçüklüğü nede­niyle düşük düzeydedir.

2    — Doğumdan 6'ıncı ayın sonuna kadar olan dönemde tedavisi ola­naksız zekâ geriliği (I.Q. geriliği) bırakır.

3    — Birinci yaşın sonundan 5'inci yaşa kadar oldukça düzeltilebilir.

4    — Beşinci yaş ile 10'uncu yaş arasındaki beslenme bozuklukları daha şanslıdırlar.



Çağ


Bcyin/gr   Başçev.ecm                Düşünceler


 


Fötal 28'ınci hafta Yenidoğan Süt Çocuğu 3 uy 6 ay 12   ay Oyun Çocuğu

3 yaş 5 yaş Okul Çocuğu

10 yaş 15  yaş


150 390

660

875

990 1250

1325 1340


26.3

35.0

39.40

43-44

46*47

50-

51-


(3 ayda 240 gr)  + 9 cm Baş çevresi

(0-6 ayda 270 gr)   I- 9 cm Baş çevresi (6 ayda 2tr, gr)   ı   :; coı Bag çevresi

12 senede 115 gr)   + 3 cm Baş çevresi (2 senede 260 gr) -fi cm Baş çevresi

(5 senede 75 gr) (5 senede 15 gr)


Görüldüğü gibi, 28'inci fötal dönemden, yenidoğan dönemine kadar olan süre en hızlı beyin gelişmesine tanık olmaktadır. Yenidoğan dönemi, büyüme ve gelişmede yine hızlı bir gidiş göstermektedir. îlk 6 aylık be­yin gelişimi, postnatal donemin en önemli bölümünü oluşturmaktadır. Ya­pay beslenmenin güçlükleri göz önüne alınırsa, ilk 3 ayda anne sütünün önemi daha belirgin olarak karşımıza çıkmaktadır. Çok iyi beslenmesi gerektiği açıktır. DDA bebeklerle. Prematüre bebeklere daha da çok dik­kat ve özen gösterilmesi gerektiği açıklık kazanmaktadır.

BESLENME - ENFEKSİYON İLİŞKİSİ

Bir çok hekimler, enfeksiyon ve beslenme yetersizliği arasındaki kar­şılıklı ilişki ve etkileşimi araştırmışlar ve sonunda aym yere vardıklarını görmüşlerdir. Beslenme ile enfeksiyon arasında sinerjik bir ilişki her za­man vardır.

Her enfeksiyonun iyileşme olasılığının; yüksek ateş, kusma, ishal ve iştahsızlık gibi ortak semptomların şiddeti ve süresi ile üişkili olduğu, çok zaman çocuğun küçüklüğü ve beslenme noksanlığı ile paralel olarak kötü­ye gittiği bilinmektedir. Hafif enfeksiyon hastalıkları; iyi beslenmiş ço­cuklarda; az ya da orta derecede ateş ile iştahsızlık-keyifsizlik gibi belir­tilerle, bir kaç günde geçiştirilirken, beslenme durumu yetersiz olan ço­cuklarda; iştahın uzun süre kaybına, negatif azot blançosu oluşmasına ve birden ortaya çıkan fatal komplikasyonlara neden olabilmektedir.

Beslenme ve yaşam koşulları, çocuğun çevresindeki tüm ortam ve olay­lardan ayrı olarak düşünülemez.

1   — Düşük sosyo-efcononük durum; yetersiz satınalma gücü, dü­şük eğitim düzeyi,

2   — Yetersiz sağlık koşulları; kötü yerleşme, kalabalık ve çok ço­cuklu aile, temizlik olanaklarından yoksunluk,

5 — Hekim kontrolundan uzaklık, aşılanmaya önem verilmemesi,

4 Toplumsal beslenme gelenekleri, çevresel kötü öğütler, anne ve-uıekim tarafından yapılan diyetteki yanlışlıklar ve yanlış anlamalar, vb. [sayılabilir,

Bulllar yalnız gelişmekte olan ya da fakir ülkelerin sorunu değildir. (Zengin ülkelerin fakir mahallelerinde, aynı sorunlar görülmektedir.

Bütün bu sorunların çözümünde, hekimlerin ellerinden geleni yapa-jeaklan kuşkusuzdur. Fakat bunun ne kadar sınırlı olduğunu görmek de kadar üzücüdür.

MEMELERİN ANATOMOFOLOJİSİ

Çocuğunu anne sütü ile beslemeye karar veren annenin memeleri mu-lyene edilmelidir.

Meme başı normalde iri bir nohut büyüklüğünde olup, üzerinde ince [fclikler ve etrafında esmer renkte areolası vardır. Meme başındaki de­lklerde son bulan süt kanalları, memenin derinliklerine doğru kanalcık-ra dallanır. Süt yapan hücrelerden oluşan bir alveolde sonlanırlar. Alveol süt kanalları çevresinde, yağ ve bağ dokusundan zengin geniş bir dn-ağı bulunur. Memeden geçen 300 mi kandan 1 mi süt oluştuğu kabul inektedir. Memeler yaklaşık 20 seğmeni•! :•>;  oluşur. Süt verme hakl­ıdan, memelerin total büyüklüğü değil, içindeki segmentlerin büyüklü-önemlidir. Küçük, fakat içindeki süt bezlerinin büyüklüğü nedeni ile terli süt verenler vardır.

MEMELERİN MUAYENESİ VE HAZIRLANMASI

Meme başlan kısmen ya da tamamen içeri çökük olan memeler, ge-

iğin 3'üncü ayından başlayarak,  masajla bakıma alınır. Anne adayı

üstü yatar, meme ve meme başlan yağlı bir kremle yumuşatüır. Mc-

baş ve işaret parmakları arasında buruşturur gibi sıkılır ve bu ara-

meme başları, çökük olduğu kısımdan dışarıya çıkarılır. Bu hareket

ade 2 kez, 10-15 dakika yinelenir. Memelerin sarkması ve derinin çat-

sı da önlenmiş olur. Meme başının içeri çöküklüğü masajla düzel-

ezse cerrahî girişimle düzeltilmesi önerilir. Meme başının kısmen ya

tamamen çöküklüğü düzeltilmeden kalırsa, "adaptör" adıyla eczane-

satılan, aletli-cmzik kullanılır. Adaptör meme başına uygulandıktan

ı, çocuk tarafından anne memesi gibi emilir. Anne ve çocuklar adap-

uyum sağlamakta güçlük çekmektedirler. Basan için çaba harcan-

ıdır. Başarı sağlanamazsa, 1 ay süreyle anne sütünü sağarak bebe-

çirmek gerekebiür.

105


ANNE SÜTÜ SEKBESYON FİZYOLOJİSİ

Doğumdan sonra bebek, annesini emebilecek duruma geldiği zamal emzirmeye başlanır. Ne kadar erken davramhrsa, anne sütü de o kadai arken başlayacak ve çoğalacaktır. % 5'ük şekerli su verilerek bebekleri] doyurulması, anne memesine karşı ilgilerini azaltır.

Meme başlarının emilmesiyle başlayan ve oluşan stimulus, iki önen li honnonal mekanizmayı harekete geçirir. (48)

1—        Prolaktin hormonun hipofizden    salgılanmasını hızlandırır. Ba laktasyonun başlamasında ve sürdürülmesinde başlıca etkendir.

2—         Oksitosin hormonunun salgılanmasına yol açarak, süt ejeksiyo* refleksine neden olur.

l'rolaktin : Anne sütü üzerine en etkili hormon prolaktindir. Etki ve go-l revlerini sürdürken diğer hormonlardan da yardım görmektedir. Ostro-I jenler, progesteron, glikokortikoidler, tiroksin, insülin ve oksitosin başJ Ucalarıdır.

Antılnnr büyüme Hormonunun bile, belirgin prolaktin etkinliği göstermesi ne-Icnjyle, 1OT0 yıllarına kadar, ayn bir hormon olmadığı 'sanılmıştır. Hipofiz ön io bundan başka, plasentadan da prolaktlne benzer bir iıormon «algılanmaktadır. Pla-rental lak.to.1en hormon ya da Koryonik Somatomammotropin hormon gibi adlar daj srcrilen bu hormon, bipofüjler kaynaklı analogu gibi büyüme hormonu etkilerini de göstermektedir.

Prolaktinin temel görevi; gebelik sırasında, meme bezlerini süt sal-l gılayabilecek duruma hazırlamak v? doğum sonu dönemde laktasyonul sürdürmektir. Meme bezlerinin duktus ve asınuslarmdaki epitel hücresi! proliferasyonu ve diferansiyonu'nu sağlar. Süt proteinlerinin yapımmı ve I laktoz sentezini hızlandırır. Yapılan hayvan deneylerinde; yavru bakımı-1 na yönelik davranış biçimi (şefkat) oluşturduğu, corpus luteum'un sür-1 dürülmesini sağladığı saptanmıştır Bu nedenle Luteotrop Hormon adıl da verilmektedir. Gebelik süresince plazma düzeyi gittikçe yükselerek, do-1 ğumdan sonra en üst düzeye erişir. Bebeğin emzirilmesiyle de bu yüksek I düzey sürdürülür. Bazen prolaktin düzeyi, emzirme olmasa da bir süre yüksek kalır. Doğumdan sonra, meme başlarının emümesi, prolaktin sal­gılamasında en spesifik ve en güçlü uyaran oluşturmaktadır.

Affın prolaktin salgılanması sonucu oluşan hiperprolaktinemi, bir çok kadının; anıenore y;l da oligomenoreden, galaktore ve hirsltismus'dan yakınmalarına, neden olur, Bunların Şf,7Q kadarında galaktore oluştuğu saptanmıştır. Prolaktin, kadın \ fclerin plazmalarında bulunmaktadır, Hiperprolaktinemi oluştuğu zaman, ön hi pofizden gonadotroptalerin salgılanmasını inhibi ederek, kadınlarda kısırlık, erkekle r-ıi.' de benzer mekanizma ile, libido azalması-impotans ve oligospermi ile sterilite oluş­turur. Hiperprolaktinemi tedavisinde kullf.nılan Bromokriptin mezilat, ön hipofizdeki prolaktin salgılayan hücrelerin, doparain reseptörlerini aktive ederek, prolaktin sal­gılanmasını tohibe eder. Büyüme hormonu salgılanmasını ela inhibe eder. Doğum son­rası annenin .sülünün kesilmesini İstediğimiz durumlarda  kullanılabilir.

Genelde bebek emzirilmediği zaman anjıe sütü bir kaç haftada kendili­ğinden kesilmektedir. Bazen memelerin ağrılı şişmeleri sorun yaratır. Bromokriptin tedavisi, doğum sonu laktasyon durdurulmasında kullanı­lan en etkin yöntemdir. Tedaviden sonra görülen "rebound lactation" na­dirdir. Halbuki, eskidenberi kullanılan östrojen ya da androjen ya da iki­sinin kombinasyonu, sıklıkla rebound oluşturur. Bromokriptin prepara-tı olarak Parlodel tabi. 2,5 mg, 2 x 1/2 tabletle başlanır, 3-4 gün sonra kontrol edilerek doz artırılır ya da sürdürülür.

Oksitosin; Myometrimn'u kamçılayarak uterus motilîtesiııi artıran bir hormondur. Oksitosin, hipotalamus'un supraoptik ve paraventriküier çe­kirdeklerinden gelen aksonların ucundan, hipofiz arka lobu içinde salgı­lanır. Arka lopda depolanır ve oradan salıverilir. Oksitosin salıverilmesin­de önemli 2 otken vardır.

1 — Uterus ve vagûıanın genişlemesi ve mekanik olarak uyarılmasıdır. Ge­belikten önce, plazmada sürekli olarak bulunmaz. Gebelikle birlikte plaz­ma yoğunluğu artmaya başlar. Yeterli östrojen hormon yoksa, oksitosin myometrium'a etkisiz kalır. Doğumun başlatılmasiyle olan Uişkisi, ikin­cil etken gibi görünmektedir. Doğumun başlamasıyla oksitosin salgılanma­sı ve plazmadaki düzeyi artar. Doğumdan sonra sıfıra iner.

'i — Meme- basilim emilmesi yada mekanik olarak uyarılması, oksitlisin salgılanmasına neden olur. Plazmadaki yoğunluğu kısa bir süre içinde tekrar yükselir. Emziren annelerde, memeden sütün boşalmasını sağlar. A Konilerden sütün atılmasında etkili bir sinirsel uyarı, bilinmemektedir.

Oksitosin. alveol hücrelerinin süt salgılama gücüne etkili değildir. Me­me bezlerinin, süt salgılayan epitel hücrelerinden oluşan alveollerin (asi-nusların) çevresinde myoepitalial hücreler vardır. Bunlar, oksitosin ta­rafından kasılarak alveol içindeki basıncı artırırlar. Süt, duktuslara ve oradan sinuslara geçer. Sinuslar içindeki süt, emme ya da sağma ile ko­layca  dışarıya  çıkar.

Emziren bir annenin süt salgılaması normal olduğu haldi-, sütün bo­şalmasında güçlük varsa, emzirmeye başlamadan 5 dakika önce, 4-8 üni­te oksitosin kullanılabilir. Koitus sırasında, vaginanın mekanik olarak ge­nişlemesi nedeniyle uyarılmasından da oksitosin salgılanmaktadır. (48)

Oksitosiniıı sentetik olarak elde edilmiş preparatlan vardır. Türkiye' de; Anıp. Postuitrin-N 10 Ü., Amp. Synpitan 5 Uî bulunmaktadır. Oksito­sin burun spreyi bulunmamaktadır.